Ferman Karaçam - Beyazlar Vardır

Ferman Karaçam - Beyazlar Vardır

Kültür Edebiyat

Beyazlar vardır; kar beyazı, süt beyazı, pamuk beyazı. Ve siyahlar vardır; kademe kademe, çeşit çeşit. Her çeşit beyazın karşısında bir çeşit siyah. Gecelerin en koyu siyahı, sabaha yakın olan siyahıdır. Biz sabaha iki saat kala vurulduk. Haritamız alnının tam ortasından elmasla biçildi. Benim alnımda da derin bir çizgi duruyor; karanfil çizgisi. Ve haritamızla birlikte yakalandık. Bulanmadan durulmaz diyor büyüklerimiz.

Sacit Onan'ın sesinden, Ferman Karaçam'ın "Beyazlar Vardır" şiiri...


Beyazlar vardır; kar beyazı, süt beyazı, pamuk beyazı.

Ve siyahlar vardır; kademe kademe, çeşit çeşit.

Her çeşit beyazın karşısında bir çeşit siyah. Gecelerin en koyu siyahı, sabaha yakın olan siyahıdır.

Biz sabaha iki saat kala vurulduk.

Haritamız alnının tam ortasından elmasla biçildi.

Benim alnımda da derin bir çizgi duruyor; karanfil çizgisi.

Ve haritamızla birlikte yakalandık.

Bulanmadan durulmaz diyor büyüklerimiz.

Ve yine büyüklerimiz; "acıyla pişmeden olgunlaşma olmaz" da diyor.

Annemin leçekleri kar beyazıydı. Beline kadar başını örttüğü bu leçekleriyle annem, bembeyaz bir güvercine benzerdi.

Geceleri gaz lambasının solgun ışıkları altında kendinden geçercesine dualar ederdi.

Bu dualardan bazılarını duyardım; ablalarım, ağabeylerim, ben ve askerler için yakarırdı annem.

Bembeyaz örtüsü içinde, ıslak gözleriyle, askerlere sıkça dua ettiğine tanık olmuşumdur.

Mevsimler geçti, dualar değişti.

Kimi duaların yerini kargışlar aldı.

Gözyaşları, ahlar ve acılar cami avlularında, bulvarlarda, üniversite kapılarında birikti.

Hep düşünmüşümdür ahlar, acılar ve gözyaşları nerelerde saklanır ve hangi miktara ulaşınca patlar.

Zulümler ve haksızlıklar nerelerde depo edilir ve hangi miktara ulaşınca şiddetli gazaba çarpılır diye.

Düşünüyorum; yaptığımız kanunlara karşı gelenleri şiddetle cezalandırıyoruz.

Ya büyük kanunlara karşı gelenlerin durumu nedir? Büyük insanlar ulu çınarlar gibi düşüyor.

Enkaz bir gül dağı gibi duruyor onların üstünde.

Kocaman yüreklerinin üzerinde bu gül dağının kıpırdadığını hissediyorum.

Bir yanına düşmüş evinin pencerelerinden perdeleri dışarıya sarkmış. Rüzgâr, tül perdelerini dalgalandırıyor.

Gök mavisi perdelerden birinin üstünde bir genç kızın kınalı parmaklarının izi duruyor.

Duvarda bir levha asılı, buradan okunuyor levha: Lailaheillallah.

 

Paylaş