Imralı neyin peşinde?

Imralı neyin peşinde?

Kültür Edebiyat

Herkes bu dünyada bir gayretin içindedir, hedefleri vardır çünkü. En gencinin, yaşlısının, olgunun bir niyeti vardır. Onun için emek sarfeder. Ama sadece bireylerin değil, sistemlerin hatta devletlerin bile hedefleri vardır.

Herkes bu dünyada bir gayretin içindedir, hedefleri vardır çünkü. En gencinin, yaşlısının, olgunun bir niyeti vardır. Onun için emek sarfeder. Ama sadece bireylerin değil, sistemlerin hatta devletlerin bile hedefleri vardır.

Örneğin; 30 bin insanını kaybetmiş, enerjisini harcamış, kendi vatandaşının gözünde bile kredisini azaltmış, kaynaklarını heba eden devletin dahi bir hedefi var şimdilerde... Terörist başı ile kurulan temasla, örgüte silah bıraktırmak, eylemsizlik sürecine sokmak ve teröristi yurt dışına çıkartmak istiyor devlet. Siyaseten de büyük başarı olabilecek bu durum, Başbakan'a "Tam Yetkili Başkanlık" sisteminin yolunu da açacaktır ve tarihe geçmesini sağlayacaktır.

Bunun olmaması gerektiğini savunanlardan değilim... Bu temaslar, ülkenin yarasına merhem olabilecek adımların ilkidir. Terörü ortadan kaldırmak için kullanılacak en mantıklı ve ivedi yol ise; diyalogtur ve imkan varken kullanılmaması büyük hata olur.

Yüksekova 7. Hudut Alayı komutanının, 81 yaşındaki kanaat önderi Latifan Katırcı'yı, Allah'ın selamını vererek evinde ziyaret etmesi ve ardından Kürtçe selamlaması, akabinde de coşkuyla kucaklaşılması tarihe düşülmüş bir iyi niyet karesidir.

Latifan Dede'nin "biz müslümanız, mecusi, hristiyan değiliz ve duacınızız" demesi, bu toprağın yegane birleştirici hamurunu özetler.

Buraya kadar sanırım mutabıkız.

Türkiye'yi Hasta Adam'a yaklaştıran, en azından meşgul eden Terör Belası'nın, uluslararası ayakları da aşikar. Kamuoyuna yansımayan devletlerarası çok sayıda restleşme, uzlaşma yada temas olduğu da ortada. Karşılıklı menfaatler güdülerek, Sayın Başbakan'ın meşhur "kazan kazan prensibi" ilkesince atılmış adımları doğal kabul ediyoruz.

Peki ya terör örgütü ve onun sivil uzantısı?

Polise, "alnının ortasına çakarım kurşunu" diyen Vekil, Başbakan'a "adaya kimi göndereceğimize karışma" diyen Grup Başkan Vekili, "Paris saldırısının ortağı peşinen Türkiye'dir" diyen Eş Başkan ve Ada'daki tecriti yumuşatılan ancak yeterli görülmeyen şahıs, neyin peşindedir?

Mesele, barışı hakim kılmaksa, herkesin iyi niyetli ve yapıcı olması gerekir. Yok, mesele hır çıkarıp bağcıyı dövmekse, agresif ve tatminsiz tutumları buna yormalı.

Müzakerelerde başarı bir ihtimaldir. Ancak, en az Latifan Dede kadar, önyargısız ve kimlikli olmalıyız.

Herkesi daha sakin ve yapıcı davranmaya çağırıyorum.

Mehmet CAN

mehmetcan@radyo7.com.tr

 

Paylaş