Başörtüsünü korumak zorundasınız...
Bir dönem başörtüsü takarak okumak ve çalışmak isteyenlerin başına gelenler; aile baskıları, kayan hayatlar, vasıflıya vasıfsız muamelesi, ikna odaları, kariyer sonlandırmalar, fırsattan istifade nefis tatmincileri... Geride bıraktığımız ve anmayı dahi istemediğimiz gerçeklerimizdir.
Bir dönem başörtüsü takarak okumak ve çalışmak isteyenlerin başına gelenler; aile baskıları, kayan hayatlar, vasıflıya vasıfsız muamelesi, ikna odaları, kariyer sonlandırmalar, fırsattan istifade nefis tatmincileri...
Geride bıraktığımız ve anmayı dahi istemediğimiz gerçeklerimizdir.
Her ne kadar günümüz müslümanlarının bir kısmı, bunun farkında değilse de, ve her ne kadar Başbakan Erdoğan, "Bu sorunun kaynağı anayasa değil, bu yüzden anayasal bir düzenleme gerekli değil." dese de, bu film başa dönerse , başta bu yorumları yapanlar olmak üzere hepimiz vebal atında kalırız.
Erdoğan, "Anayasamızda başörtüsünü yasaklayan bir düzenleme yok. 82'de bir yönetmelik var. O yönetmelikle böyle bir atıfta bulunuyorlar. Mevzuatla ilgili düzenleme yapılarak mesele böyle aşılabilir." demişti.
Eğer, bu sorun yönetmelikle aşılacak kadar önemsiz ise, yani bir yönetmelikle çözülebilecekse, hükümet bunun için neyi bekliyor?
Belli ki engeller var. Özgür, inançlı, demokratik bir eğitim ve çalışma hayatı için, siyasetin bile ciddiye aldığı engeller bunlar.
İhtilal anayasaları ve askerin vesayeti pert olduğuna göre, adım için ne bekleniyor?
Meşru olmayan engeller bir kenara, tabanın yani halkın tercih ve değerlerine aykırı, baskı kuran kanunlar dahi geçerlilik kazanamaz. Kazansa da uzun sürmez. Mazlumun ahı ve hak olan tecelli eder. İnsanların inancıyla ilgili düzenleme yapılamaz. Ayrıca bir kanunun varlığı, onun hukuki ve doğru olduğunu da göstermez.
YÖK, başörtüsü serbestliğini açıkladı ve yasak yüksek öğretim kurumlarında, birkaç istisna dışında şimdilik aşıldı.
Ancak, bazı alanlarda örneğin İHL'lerdeki öğretmenlerin bir bölümü başörtüsü ile derse girebiliyorken hemen yanı başında bulunan bir ilköğretimdeki ve lisedeki öğretmen başörtüsüyle derse giremiyor. Herkes yönetmeliğe vurgu yapıyor.
Soruna pansuman tedavisi yapamazsınız. Azaltmayı yada belli yerlerden sınırlamayı tercih edemezsiniz. Bu yasağı tümden ortadan kaldırmak gerekir. Bu da anayasal güvence ile olur.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, herkesin isteklerinin anayasada yer alması gibi bir ütopyanın gerçeklerle örtüşmeyeceğini belirtiyor ve ekliyor; "Her kesimin kendi doğrularını vazgeçilmez, tartışılmaz, kılına bile dokunulmaz kutsallara dönüştürmesiyle ortaya çıkacak dayatmalar, diyaloğu ve müzakere şartlarını ortadan kaldırır."
Sayın Kılıç haklı. Ancak bu devletin de bu coğrafyanın da, inananlara borcu var. Bu borcun helalliği zor alınır.
Yeni nesiller sıraya girmesin isteniyorsa; yerli, özgürlükçü, ferdi merkeze alan, inançlara saygılı, adil, statükodan uzak bir düzenleme tüm Türkiye'nin beklentisidir.
Bu konuda umudumuzu koruyoruz...
Mehmet CAN
mehmetcan@radyo7.com.tr