Abdülaziz'in yaptırdığı, yarım kalan caminin projesi Ermenistan'da bulundu!

Abdülaziz'in yaptırdığı, yarım kalan caminin projesi Ermenistan'da bulundu!

Kültür Edebiyat

 İstanbul, geçmişten kalan tarihi hazinelerle dolu. Bazıları ise ne yazık ki günümüze ulaşamamış. İSTED, kayıp camileri bulup yeniden kültürümüze kazandırıyor. Derneğin başkanı Erhan Sarışın, çalışmalarını Haber7'ye anlattı.

 "İstanbul'un kayıp camilerine ilişkin 15 yılda 2 milyona yakın fotoğraf çekildi, 10 terabayta yakın arşiv var."

"Sultan Abdülaziz'in yaptırdığı ancak yarım kalan caminin kayıp projesi Ermenistan'da bulundu."

"Kayıp camiler tescil edildikten sonra, otel veya içkili lokanta açılmasının önüne geçiliyor."

İstanbul Çevre Kültür ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği (İSTED) Başkanı Dr. Erhan Sarışın, kayıp camilerle ilgili yaptıkları çalışmayı Haber7'den Müge Çakmak'a değerlendirdi.

İstanbul Çevre, Kültür ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği olarak ne gibi çalışmalarınız var?

Dernek olarak İstanbul başta olmak üzere Edirne, Manisa, Kastamonu, Kıbrıs, Selanik gibi illerde kaybolmuş tarihi eserleri araştırıp data bankında tutuyoruz, daha sonra tescil ettiriyoruz. Bunları tescil ettirdikten sonra eserlerin yapım aşamasına geçiliyor. 

Kayıp camilerin ve tarihi eserlerin yeniden ihya edilmesi neden bu kadar önemli?

Şöyle bir yaklaşımla bakarsanız eğer geçen geçmiştir geleceğe dair bir şey yoktur ama bunların her biri bizim esasında tapumuzdur. Medeniyetimizin tapusudur. Eğer siz İstanbul'daki güzel ve büyük kubbeli camileri, Osmanlı eserlerini kaldırırsanız İstanbul’un diğer şehirlerden hiçbir farkı yoktur. İstanbul'un diğer adı da İstan-bol'dur. Eskiden çok sayıda camisi olan çok sayıda medresesi olan sübyan mektebi, hamamı olan kültür merkeziydi. Sonra 1900’lerin başında Osmanlı'nın son döneminde ve cumhuriyetin başında camilerle ilgili yaklaşım değiştiğinden camilerin büyük miktarı kapatıldı ve kadrolar boşaltıldı. İstanbul'da sadece 50 cami açık bırakıldı. Bunları gayrimüslimler aldı. Daha sonra ikinci üçüncü elde tekrar bizim Müslümanların eline düştü. İstanbul'da araştırdığımızda yaklaşık 400'e yakın yok edilmiş cami, 400’e yakın tekke bulduk. Bu medeniyet olarak çok önemli.150 civarında büyük medrese bulduk 1000 civarında çeşme bulduk birçok hamam bulduk sübyan mektebi bulduk. Mimar Sinan’ın birçok eserini bulduk. Eserlerimize sahip çıkarsak bunları kurtarabilirsek bunlar bizim geleceğimizin tapularıdır. Kültürümüzün ve dinimizin de tapularıdır.


"CAMİLERİ TESCİL ETTİRMEZSENİZ OTEL VEYA İÇKİLİ LOKANTA YAPILIYOR"


Araştırmalarınızı nasıl yapıyorsunuz?

Çekirdek kadroda toplam 4-5 arkadaş varız. 15 senedir çalıştığımız için elimizde yaklaşık 2 milyona yakın fotoğraf, 10 terabayta yakın bilgi var. Bunlar haritalar, çeşitli belgeler. İstanbul’la ilgili belgeleri daha çok İstanbul, Osmanlı'nın başkenti olduğu için İngilizler, Fransızlar, Ruslar, Yunanlılar, Ermeniler devamlı gözlemlemişler. Gelip fotoğraf çekmişler, film çekmişler, haritalarda eski kiliselerini işaretlemişler. Camileri işaretlemişler. Bizim bulduğumuz kaynakların zaten yüzde 90’ı yabancı kaynaklar. Mesela Türkiye’den ayrılmış bir Rum bu güzel hatıralarıyla beraber oradaki güzel fotoğrafları arşiv olarak ABD’ye götürmüş. Elimizde cami olarak biriktirdiğimiz şu an 350’ye yakın dosya var. Her birinin içinde 200’e yakın bilgi var. Bunun dışında tekkeler ile ilgili belgeler var kiliselerle ilgili belgeler var saraylarla ilgili belgeler var. Bunların hepsini arşiv oluşturmak için güzelce depoluyoruz. Gerek duyulduğunda da kullanıyoruz. İstanbul'da şu an yaklaşık 130’a yakın camiyi tescil ettirdik. Bunlar niye önemli? Bunları tescil ettirmezseniz buraya otel veya içkili lokanta yapılıyor. Yani birileri orayı kullanıyor. Bunları kurtarmak o yüzden önemli.


TESCİL ETTİRİLİP RESTORASYON PROJELERİ ÇİZİLİYOR


Eserlerin bulunmasından sonraki süreç nasıl ilerliyor?

Tescil ettirdikten sonra belediyelerden imar planlarını işaretlettiriyoruz. Yani bu parselde bir cami vardı bu parselde medrese vardı bu parselde hamam vardı diye. Öyle olunca buraya gelip birisi otel yapamıyor veya başka bir şey yapamıyor. Böyle yaptıktan sonra restorasyon projelerini çizdiriyoruz. Bunları da Anıtlar Kurulundan geçirdikten sonra ihtiyacı olan bölgedeki camilerin veya tekkelerin yapılması için hayırseverleri bulup işleme başlıyoruz. Yapması 2 sene sürüyor. Normal bir vatandaşın bunu yapması 15 sene sürer.


"ABDÜLAZİZ'İN YAPTIRDIĞI CAMİ YARIM KALDI, PROJELERİ ERMENİSTAN'DA BULUNDU"

Bugüne kadar ortaya çıkan eserlerden sizin için en önemli gördükleriniz hangileri oldu?

Bulunan eserin büyüklüğüne göre düşünürsek yapılmamış olan Aziziye Camimiz var. Aziziye Camimizin büyüklüğü Sultanahmet büyüklüğünde. 52’ye 55 metre. İnönü'nün heykelinin olduğu park alanının içinde. Esasında Kanuni Sultan Süleyman buraya bir cami yaptırıyor yaklaşık 500 kişilik bir cami. Sultan Abdülaziz de bu camiyi yıktırıyor daha büyük cami yaptırmak için. Dolmabahçe’ye yakışır boğaza yakışır cami yaptırmak için buraya proje çizdiriyor. Sonra burayı kazıyorlar yaklaşık 10 metre derinliğinde 6 metre eninde temeller var. Sonra cami 5 metre kadar yükseliyor. Sultan Abdülaziz tahttan indirilince bu caminin yapımı durduruluyor. Semtin adı da Taşlık olarak kalıyor. Sonra buradaki taşlarla Dolmabahçe’nin önündeki saat kulesi yapılıyor. Şişli Camisi yapılıyor. Bu camiyi uzun uğraşlar sonucunda projelerini Ermenistan’dan bulduk. Sonra bu camiyi tescil ettirdik. Bu caminin orda veya bir başka yerde yapılması inşallah mümkün olacak.


"ÇÖPLÜK OLUNCA SERBEST, CAMİ OLUNCA NİYE DEĞİL?"

Hikâyesinden çok etkilendiğiniz eser oldu mu?

Ben göz doktoruyum. Beyoğlu Göz Hastanemizin önünde camimiz varmış. Belediye bize engel oldu. Dedi ki, burası cami alanı değil, buraya cami yapamazsınız. Çöplük olunca serbest cami olunca niye değil? Yapamazsınız tarihi alan burası dediler. Sonra yaptığımız araştırmalarla baktık ki 1453 yılında orada bir cami varmış. Menderes'e kadar kalmış Menderes zamanında yıkılmış daha sonra Tayyip Bey ilk belediye başkanı olduğunda başvurmuş Anıtlar Kurulu burada yol vardır, cami yoktur diye karar almış. Sonra bu caminin önü kitli kanuni yollardan yapılmasına imkân yokken bu işleri yapacak bir arkadaş bulduk. Siz bize para verirseniz biz burayı yaparız dedi. Biz ona yavaş yavaş para vererek orayı kazdırdık. 1,5 metre kazınca gayet güzel caminin temelleri çıktı. Orada başka bir şey daha çıktı. Galata Kulesi'nden caminin minaresine kadar gelen gizli yol var. Bu yoldan da Karaköy’e kadar iniyor. Toplam 2-3 km uzunluğunda yol bir kişinin yürüyebildiği yol. Yolun 80 metresini restore ettik yürüyüş taşları üzerinde Cenevizlilerin işaretleri de var. Yani daha eskinden yapılmış. Bereket Zade Ali Efendi Fatih’in oraya atadığı ilk komutanı valisi veya kaymakamı. Galata Kulesi'nin içinde onun idari merkezi var, Galata’nın idari merkezi var. Bu camiye alttaki gizli yoldan geliyor, minarenin içinden giriyor ve camiye giriş yapabiliyor. Aynı zamanda isterse bu yoldan Karaköy'e kadar da inebiliyor. Bu bize çok enteresan gelmişti. İstanbul’un her yerinde böyle şeyler olduğu söyleniyor ama resmi olarak gördüğümüzde camiyi yavaş yavaş yaparak, ilk göz ağrımız olarak o camiyi bitirdik. Ondan sonra bu işlerin o kadar zor olmadığını İstanbul’un birçok yerinde de acayip sayıda kaybolmuş eser olduğunu gördüğümüz için İSTED’i kurduk.

Dernek kurucularının çoğu doktor. Mühendis ya da şehir plancısı değil. Yavaş yavaş bilgi biriktirmeye başladık. Yabancı sitelere girerseniz Bizanslılar ile ilgili üç boyutlu eski kiliseler eski şapeller eski çeşmeler hepsini bilgileri biriktirilmiş ve üç boyutlu maketleri bile yapılmış. Bizde bunun gibi başladık bilgileri biriktirdik. Bunları yavaş yavaş tescil ettiriyoruz. Bu işi öğrendikten sonra Edirne’ye başladık. Edirne’de 32 tane tescil ettirdiğimiz cami oldu. Orada zaten korkunç bir tahribat olmuş. Bulgarlar, Ruslar, Yunanlılar işgal etmiş. Oradaki 237’ye yakın cami yok edilmiş. Bunlarla ilgili yerleri, neler yapılabilir onları çalışıyoruz. Manisa ile ilgili çalışıyoruz. Şuana kadar orada 2 tane cami bulduk. Onların tescilleriyle uğraşıyoruz. Kastamonu ile uğraşıyoruz. Selanik ile uğraştık. Selanik enteresan bir yer. İstanbul kadar camisi olan bir şehrimizmiş. Denizden çekilmiş bir fotoğraf bulduk önce Selanik’in içinde 139 tane cami var. Ve her birinin minareleri arasında çatışma olduğu için çok yüksek yapılmış. Süleymaniye’nin minaresi gibi yüksek minareler var. Yahudi, Hristiyan ve Müslüman nüfusu aynı anda yaşadığı için camileri çok heybetli minareleri çok yüksek yapılmış. Bunları yayınladık 4 dilde. Yunanca, İngilizce, Almanca ve Türkçe olarak. Sonra Kıbrıs ile ilgilendik. Kıbrıs’ta 400 civarında camimiz olduğunu vakıf kayıtlarından bulduk. Güney Kıbrıs’ta 92 tanesinin yok olduğunu bulduk. Yerlerini bulup Google'dan işaretlemek ile meşgulüz. Mesela Malatya diye köyümüz var ve bu köyde bir cami gözüküyor. Her birisi bizim kültürümüzün tapusu, bir parçası. Bunlara sahip olmalıyız. Bunlara mesela Güney Kıbrıs’takiler de sahip çıkıyorlar. Kuzey Kıbrıs’taki bütün şapellerini, dini binalarını önemli gördükleri binaları Google'da işaretliyorlar ve restore ediyorlar. Onların sahip çıktığı gibi bizim de sahip çıkmamız kültürümüzün ve dinimizin gereği.


Size destek veren kurumlar ve dernekler var mı? Devletten destek alıyor  musunuz?

Devletten özel bir destek almıyoruz. Eskiden İBB’den bazı büyük projelerin restorasyonlarını hayata geçirdik. Şu andaki dönemde de daha çok camilerin yapımını şahıslar üzerinden yürütüyoruz. Bu konuda yardımlaştığımız özel bir dernek de yok. Herkes bir yere taş koyuyor ve sonunda büyük bir toplam oluyor.

 

Paylaş