Yeni Kabinenin Öncelikleri Neler Olmalı?
Bugünlerde üstümüze öylesine büyük rahmetler yağıyor ki; Üstadımızın deyimi ile, bedenimizdeki herbir azamızın ve tüylerimizin milyarlarca dili olsa ve biz o diller ile bir ömür secdelere kapanıp hamdetsek yine de, şükrümüzü eda etmiş olamayız.
Nadân karşısında Rabbımız, boynumuzu büktürüp, yüzümüzü yere eğdirmedi, sonsuzca hamdolsun O’na.
Tarihi günlerden geçiyoruz.
Önümüzde yepyeni bir süreç var.
Yaratıcımız bize, yaklaşık iki asır bu milletin ayaklarında
pranga olan askeri ve sivil bürokratik oligarşiyi yenme gücü bahşetti.
Arkasına küresel emperyalizmin Firavun ve Karun’larını alıp
bu millete kan kusturan, Menderes’i, Özal’ı, Erbakan’ı ve Erdoğan’ı canından
bezdiren eli kanlı bürokratik oligarşi saf dışı bırakılmış, yeni bir sistem
devreye girmiştir.
Artık çalışma, üretme, yükselme ve mazlumu tutup kaldırma
zamanıdır.
Elele verme, barışma, yetimin başını okşama, yoksulu,
öksüzü, garibi, gurebayı kollayıp sevindirme günüdür.
Fırsatı, imkânı, kaynağı, hukuku, makamı, enerjiyi, gücü ve
vakti israf etme, boşa harcama zamanı değil, bütün bunları; zalim karşısında
heybetli ve adil bir güce, mazlumun ve zayıfın yanıbaşında imkân ve adalete
dönüştürme günüdür.
Yeni Kabine Türkiye’yi,
Türkiye’den ibaret görmeyen bir bakış açısıyla
oluşturulmalıdır.
Önüne 2023, 2071 ve daha ileri hedefleri koyacak iman,
ahlâk, ufuk, vizyon, bilgi, kültür ve birikim sahibi kişilerden oluşmalıdır.
Bakanlar birbirinin açığını açığa çıkaran değil, eksiğini
gideren, tevazu ile onaran bir ahlâk ve erdemin sahibi olmalı.
Hükûmet üyeleri;
Medeniyetimizin, tarihimizin ve coğrafyamızın insanımızdaki
gen yapısıyla özdeşleşmiş kodlarına hakim, bunları bilen ve buna göre hizmet
üreten seciyesi yüksek fertlerden oluşmalıdır.
Ve bu Hükûmetin öncelikleri de şunlar olmalıdır:
1- Evvela, bütün ülke çapında, yediden yetmişe çok ciddi bir
“Ahlâk ve Maneviyat” reformuna ihtiyaç vardır.
Bu reformu öncelikle kadın ve aileden başlatmak zorunludur.
Rahmetli Özal döneminde, aileden sorumlu Devlet Bakanı Cemil
Çiçek aile konusunda, yanılmıyorsam birkaç yıl üst üste sempozyumlar yapmıştı
ve oradaki bilimsel çalışmalar kitaplaştırılmıştır.
Bunlar ve daha birçok çalışma yeniden elden geçirilip
yepyeni tutarlı, kalıcı bir aile planlaması behemehal yapılmalıdır.
Ve “Anne odaklı”, Anneyi madden ve manen güçlendirip,
ailenin temeli ve aileyi ayakta tutacak ana sütun haline getirmeliyiz.
Çünkü artık, büyük aile yapımızdaki aileyi ayakta tutan
“Büyükbaba” ve “Büyükanne” figürleri tarihe karışmış, ailede
onların yerini tutacak temel güç kalmadığı için de aile kurumumuz SOS
vermektedir, aileler dağılmaktadır.
Eğer bir süre daha bunu geciktirir veya ihmal edersek, tıpkı Batıdaki gibi toplum yaşlanır ve çöker.
2- Diyanetin yapısı tepeden tırnağa değiştirilmelidir.
Diyanet, eski devletin hantal bürokratik yapısı yerine;
düşünen, tartışan, üreten, oturan değil yürüyen, genç, dinamik, atak ve artık
susan değil müdahil olup hayatın içine giren sempatik ve bilginin, ahlakın asıl
kaynağı haline dönüşen bir yapı olmalıdır.
Sokaktaki adam da, fakültedeki hoca da, okuldaki öğrenci de,
falan konuda Diyanet’in ne dediğini önemsemeli ve Diyanetin sözünün yani
Kur’an, Sünnet ve bilgi gücünün üstünde güç olduğunu/olacağını hissetmemeli,
toplum mutmain olmalı, verilen bilgilerden emin olmalı.
Her konu, efradını câmi ağyarını mani bir çerçeve içinde
sunulmalı topluma.
Diyanet, dijital dünyanın tüm hile ve yanıltmalarına karşı
her açıdan donanımlı hale getirilmelidir.
Hiçbir Haca ve Cemaat lideri kendisini Diyanetin dışında
hissetmemelidir, dışlanmamalıdır.
Hepsi, Diyanet çatısının altında hizmet vermenin huzurunu,
mutluluğunu duyacak şekilde dizayn edilmelidir Diyanet.
Tekke ve Zâviyeler kanunu yeniden ele alınıp, Diyanet çatısı
altında Alevilik/Bektaşilik de çözüme kavuşturulmalıdır.
Diyanetin dışındaki oluşumların, daha ilk oluşum aşamasında
üzerinde durulmalıdır.
3- Geçmişte, ne yazık ki bir çok sağcı, muhafazakâr ve
dahası mütedeyyin hükûmetler Kültür Bakanlıklarını kendileri gibi düşünmeyen
solcu, sosyalist, batıcı ve hatta materyalist kişilere vermişlerdir ve bu
ülkede hiçbir zaman doğru dürüst bir kültür politikası olmamış, olamamıştır.
Halbuki bir toplumun kılcal damarları kültürel
zenginliklerden teşekkül eder, bu da; edebiyattır, çeşitli sanatlardır,
şiirdir, romandır, müziktir, tiyatrodur, hikâyedir.
Düşünmek, bilgiyi özlemek ve bilgiyi istemek ise bu öğelerin
yürekte ve akılda ki izlerini sürmekle elde edilir.
Edebiyat ve sanat bir bakıma ana rahmindeki tohum gibidir;
bilgiye olan erişme arzu ve iştiyakını ve tefekkürü bu tohumdan elde ederiz.
Bu da oraya;
bir şiir mısrasından, bir tiyatro sahnesinden, bir müzik
notasından, bir roman veya hikâye kahramanının dilinden, bir annenin
ninnisinden, bir aşığın gözyaşından, bir acının uyarmasından, bir ayrılığın
hüznünden...dolayı ulaşmıştır.
Bunları önemsemedik.
Önemsemediğimiz içindir ki;
bunca yıl iktidarlar gelir gider ama edebiyatımız yani şiir,
sanat, tiyatro, müzik, roman ve hikayemiz sürekli solcuların elinde, tekelinde
olmuştur ve ne acıdır ki hala da onların elindedir.
Sonra da bir anda durup hayretle, etrafa bakınıyoruz ve,
“ yahu acaba bu gençler niye öyle bizden uzaktalar” diye
şaşkın, şaşkın iç geçiriyor, yakınıyoruz !
Buna artık bir son vermeliyiz.
4- Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıkları aynı kişinin
uhdesinde olmalıdır. Kültür ile Turizm gibi aslında birbirine zıt olan ama
geçmişteki hatalı kararlar ve solcuların milli kültürümüzü küçümseyen bakış
açısından dolayı kültürle turizm bir araya getirilmiştir.
Yazıktır, günahtır.
Bunu asla yapmayın.
Lütfen bunu artık siz yapmayın.
Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı da yukarıda bir nebze
değindiğim gibi donanımlı ve ehil bir kişiye verilmelidir.
Bu bakanlık, bundan önce yapıldığı gibi sık sık
değiştirilmemelidir.
İmanlı, akıllı, Doğu ve Batı dillerine hakim, nezaket ve
ehliyet sahibi, bilgi ve birikimini bünyesine oturtmuş, bunları beynine,
yüreğine ve ruhuna meczettirmiş kemal ahlak sahibi bir kişi olmalıdır.
5- Ve en önemlisi, bilginin üzerine titremeli bu Hükûmet.(Devlet)
İnsanımızın huzur ve geleceği için düşünen, yazan, üreten
nerede kim ve onların ürettiği neler varsa onları bir datada toplamalı.
Ayrıca Tarihin ve geleneğin de bir datası olmalı.
Datalardan, kütüphanelere, kütüphanelerden insanımıza
özellikle, gençlerimize ulaşan bir anlayışın ve yepyeni bir İman, Aşk, Bilgi,
Kültür, Adalet, devletinin temelleri atılmalıdır bu süreçte.
Allah (CC) yâr ve yardımcımız olsun.
Ferman Karaçam - Haber 7