Hakan Ali Toker 22 Ekim’de Boğaziçi Üniversitesi’nde Müzikseverlerle Buluşacak
Klasik batı müziği, caz ve Türk sanat müziğini özgün bir biçimde harmanlayan piyanist ve besteci Hakan Ali Toker, sessiz film geleneğini yeniden canlandırdığı özel bir etkinlikle 22 Ekim Çarşamba günü Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs’te yer alan ünlü Albert Long Hall’da müzikseverlerle buluşacak.
Bugüne kadar 29 ülkede konser veren Hakan Ali Toker, 1913 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne bağışlanan, İngiliz Norman & Beard atölyesinde üretilmiş, tarihi org eşliğinde müzikseverlere canlı bir performans sunacak. Uzun yıllar atıl kaldıktan sonra kapsamlı bir restorasyonla yeniden hayat bulan bu özel enstrümanla gerçekleşecek performans, sessiz sinema döneminin büyüsünü günümüz dinleyicisine benzersiz bir biçimde taşıyacak.
Hakan Ali Toker’den Tarihi Org Eşliğinde ‘Charlie Chaplin’ Gecesi
Hakan Ali Toker’in 22 Ekim’de gerçekleştireceği performansında, Charlie Chaplin’in iki klasiği “The Bank” (1915) ve “A Dog’s Life” (1918) filmleri, tarihi orgun büyüleyici sesiyle yeniden hayat bulacak. Çocuklara da hitap eden bu özel gösterim hem eğlenceli hem de nostaljik bir sinema deneyimi sunacak.
Chaplin’in 1915 tarihli “The Bank” filmi, yönetmenin alışılmış “sokak serserisi” karakterinden ayrılarak farklı bir yönünü sergilediği yapımlardan biridir. Filmde Chaplin, bir bankada hademe olarak çalışan, ancak kendini önemli biri sanarak işe büyük bir ciddiyetle başlayan bir karakteri canlandırır. Günlük görevleri arasında yerleri paspaslamak bulunan bu naif karakter, kova ve paspasla yaptığı sakarlıklarla bankayı birbirine katar. Hikâyeye bir kız ve bir dizi yanlış anlamanın da eklenmesiyle, ortaya bol kahkahalı ve tipik bir Chaplin komedisi çıkar.
1918 yapımı “A Dog’s Life” filmi ise Chaplin’in hem yapımcısı hem yönetmeni hem de başrol oyuncusu olarak imzasını taşıdığı unutulmaz bir eserdir. Filmde işsiz Charlie’nin sokaklarda hayatta kalma mücadelesi anlatılır. Bir gün, Scraps adında bir köpeği diğer sokak köpeklerinden kurtarır ve aralarında güçlü bir dostluk kurulur. İkili birlikte yiyecek bulmaya çalışırken bir kabareye gizlice girerler. Burada çalışan mutsuz bir genç kızla tanışan Charlie, onu neşelendirmeye ve yaşamın küçük mutluluklarını hatırlatmaya çalışır. Chaplin’in sıcak, insancıl ve komik anlatımıyla film hem dostluğun hem umudun önemini vurgulayan bir finale ulaşır.