Ferman Karaçam - Gıdanın Kara Simsarları

Ferman Karaçam - Gıdanın Kara Simsarları

Kültür Edebiyat

Günlerdir gıda konuşuyoruz.

Halbuki Türkiye, her şeye rağmen hala geniş ve mümbit arazilere sahiptir.

Ülkemiz gıda konusunda kendi kendine yetecek dünyadaki ender ülkelerden birisidir.

Bazı bölgelerimizdeki toprakların daha verimli olmasına rağmen, en verimsiz topraklarımız bile kendi içinde yeterliliğe sahiptir.

Bizim Doğu Anadolu, genel olarak diğerlerine göre daha az verimli topraklara sahip olmasına rağmen, Iğdır’daki verimli arazilerde yetiştirilen sebze ve meyveler Ardahan ve civarına varıncaya kadar ulaştırılıyor, neredeyse bölgenin tamamını da besliyor.

Başta Akdeniz, Ege ve Trakya bölgelerimiz olmak üzere Türkiye’nin gıda üretimi ve stoğu kendisine yetecek miktardadır.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’nin de açıkladığına göre pandemi sürecinde aksamalar meydana gelmiş, bu aksamalardan kaynaklanan eksiklikleri gidermek için de yurt dışından bazı malların ithali yoluna gidilmiştir.

Peki sorun nedir?

1- Tüm dünyada Covid-19 sürecinden başlamak üzere gıda ve enerji alanlarında önemli bir üretim ve tedarik sorunu yaşanıyor.

2- Rusya-Ukrayna savaşı bu olumsuz sürece daha fazla etki ederek sorunu iyice tetikledi, büyüttü.

3- Türkiye’deki açgözlü büyük vurguncular, kara simsarlar ve stokçular bu daralmayı fırsata dönüştürdüler, mal ve ürün stoğu yaparak piyasada panik oluşturdular.

4- Hükümeti zora sokmanın fırsatını kollayan muhalif çevreler bu imkanı kaçırmadı, her yandan saldırıya geçtiler.

5- Yurt dışında ve içinde pusuda bekleyen Türkiye düşmanı çevreler sosyal medyadaki köşelerinden harekete geçerek halkın mutfağına uzanan yalan ve uydurma haberlerle kaygı ve panik oluşturdular.

Ve ne hazindir ki, daha önce yönetimden alınan bakan ve yardımcıları başta olmak üzere, hükümet tarafından hiç kimse milletin karşısına doyurucu bilgilerle çıkmadı.

Mesele muhaliflerin, yaygaracıların, yalancıların ve kötü niyetli kişilerin insafına bırakıldıkça ve onlar da gürültüyü çoğalttıkça halk olarak biz de sandık ki, Türkiye ayçiçeği yağını ve diğer ürünleri tamamen yurt dışından ithal ediyor..!

Biraz araştırınca görüyoruz ki, darlığı yaşanan hiç bir gıda ürününün tamamını dışarıdan almıyormuşuz.

Yıldan yıla üretimle tüketim arasında iklim durumuna göre farklılıklar oluşmasına rağmen, genel olarak üretim, tüketimi karşılıyor.

Mesela sebze ve meyvenin tamamında durum böyle, ayçiçeği yağının da %80’ini kendimiz üretiyormuşuz, dışarıdan aldığımız kısmını da stoklayarak, ürün yokluğuna meydan vermiyormuşuz.

Bakan beyin açıklamasına göre savaş sebebiyle %20’lik kısımın alımında gecikme olmuş, sıkıntı da bu sebeple çıkmış.

Peki durum böyleyken, sorun nerede?

Sorun şurada:

16 Nisan 2017 yılındaki referandumda cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini oylarken milletimizin en çok üzerinde durduğu, hoşlandığı ve olumlu oy vermesine sebep olan, sistemin önemli özelliklerinden biri de şuydu: Kamudaki bütün işler daha hızlı ve pratik olacaktı, yönetenle yönetilen arasındaki süreç kısalacak, halkın yönetime erişimi kolaylaşacaktı.

Peki gıda meseleleri gündem yapıldıktan sonra, ilgili bakanımız veya yardımcısı halkı teskin edecek, yaygaracıların sesini bastıracak bir açıklama yaptı mı?

Çiftçinin emeği ve alınteri üzerinden hem yalancı siyasilere malzeme veren ve hem de insafsızca vurgun vuranları ifşa etti mi?

Rakamlarla, grafiklerle toplumu ikna edecek bilgileri, verileri ortaya koyarak bir basın toplantısı yaptı mı?

Ben duymadım.

Sosyal medyada ufak-tefek cılız sesler çıksa bile; hırsızın, tefecinin, stokçunun, karaborsacının, fırsatçı ajanın ve benzeri fesat odaklarının seslerini bastıracak açıklama değildir bunlar.

İşleri fitnecilik, yalan ve çarpıtma olan odakların seslerinin yarısı kadar sesi çıkmayan, hakkı ve hakikati haykıramayan bakan ve bakanlık yetkilileri sorumludur, hatalıdır.

Diyeceksiniz ki, “Efendim sorumlu olanlar görevden alındılar.”

Peki hiçbir bedel ödediler mi?

Hayır ödemediler.

Dünyanın birçok ülkesinde bürokrata sorumluluk verildiğinde bir ödül-ceza sistemi de işletilir, hatası olan bürokrat bedelini öder.

Bizde ise görevinden uzaklaştırınca konu kapanır, fakat memlekette açtığı yaranın cerahatı akmaya devam eder.

Domates ihraç eden bir ülkenin pazarlarında domatesin ve sivri biberin kilosunun 23-26 TL olmasının hiçbir açıklaması olamaz..!

Görülüyor ki, bundan sonra gıda ve enerji konusu küresel bir sorun olmaya devam edecek ve fesat odakları bunu fırsat bilerek hükümete saldıracaktır. Bu sebeple enerji için Akdeniz’de, Karadeniz’de elimizden geleni yapıyoruz, fakat gıda için Anadolu’da yıllardan beri milyarlarca hektar işletilmeyen toprağın kamulaştırılıp veya geçici olarak el konularak işletilmesi, taban ve tavan uygulaması da dahil, acil çözümler bulunmalıdır.

Soğanın, patatesin depolarda çürütülüp sokağa atılması ihanetlerinin faillerine üç-beş bin liralık para cezası verilmesini ise kabul edemiyorum.

Bu ülkede bu tür halk düşmanlarına ciddi bedeller ödetilmelidir.

Kaldı ki basit cezalar, hafif olmalarından dolayı ceza olmaktan çıkıp, bağışıklığı ve cesareti arttırıyor.

Toplumun her kesiminde, fakat özellikle iktisadi ve ticari alanda cesurca hareket eden, beşinci kol faaliyetlerinin etrafa zehir saçmalarından millet olarak yorulduk artık.

Bunları caydırıcı ve yok edici çareler bekliyoruz.

 

Ferman Karaçam

 

YouTube:            www.youtube.com/c/FermanKaraçam

İnstagram:          www.instagram.com/fermankaracam

Facebook:          www.fb.com/karacamferman

Twitter:               www.twitter.com/fermankaracam

Web Sitesi:        www.fermankaracam.com

  

 

Paylaş