Dava Taşı ve Karamollaoğlu

Dava Taşı ve Karamollaoğlu

Kültür Edebiyat

Toplumlar her zaman fertlerden daha uzun ömürlü ve daha dayanıklı oluyorlar.Bu basit gerçeği çoğu kez ıskaladığımız için, kitleler karşısında yenik düşmemiz de kaçınılmaz olur.

 Fert olarak fikirlerimiz belki çoğunluğun fikirlerinden gerçeğe daha yakın, daha tutarlı ve daha parlak olabilir ama çoğunluğun maddi/manevi baskısı sonuçta ezici bir üstünlük sağlar ve yenik düşeriz.
Çünkü, toplum ya da çoğunluk dediğimiz kütle eğer yoldan çıkmamış ve tamamen bozulmamışsa son tahlilde bünyesinde görünmeyen yani belli belirsiz bir “kamu vicdanı” taşır.
Kamu vicdanı ise adeta kılavuz gibidir.
Günümüzün kötülükleri karşında hala direnen, hala safiyetini muhafaza eden kamu vicdanına karşı savaş açmanın, Don Kişot’un yel değirmenine karşı açtığı savaştan çok fazla bir farkı yoktur.
Fark şudur ki; yanılgınızı farketmiyorsunuz.
Eğer gayeniz hakikat ve hakikati hakim kılmak ise, burada bir soluk durup kendinize soracaksınız :” Acaba, benim çabamın kamu vicdanının terazisinde ederi ne kadardır” ?
Elbette toplumu, çoğunluğu yani kamu vicdanını adam yerine koyuyorsanız bu, böyledir.
Yok eğer, adam yerine koymuyor, “ben herkesten çok daha fazlasını biliyorum” diyorsanız o zaman size söylenecek söz kalmamıştır. Anadolu tabiri ile size , “Yürü atın rahvan olsun demekten başka ne diyebiliriz ki ?
Bunca lafı niye mi ettim?
Şunun için : Türkiye’nin büyük bir çoğunluğu, anasırı, ana damarı neredeyse bir asırdan fazla bir zamandır gözlerini ufuklara dikmiş, ellerini duaya açmış, yönetim kulvarında yürüyüp kendisini selamet sahiline ulaştıracak bir lider beklemektedir.
Dualar kabul oldu ama o lideri astılar.
Yine dualara koyuldu kabul oldu, onu da zehirlediler.
Yine el açıldı, dualar edildi onu da bir yıl ancak çalıştırıp linç ettiler.
Bu sefer bir başkası geldi duaların bereketiyle.
Ve bu gelen sabırla, çileyle,“kızılcık şerbetleri içerek” zorlukları göğüsledi ve 16 yıl boyunca içeriden ve dışarıdan yönelen zulmün her çeşidine göğüs gerdi.
Rahmetli Nurettin Topçu’nun : “ İncecik perdenin arkasında gizlenen sahte çehreler, şimdi de gözüktüğü ve gözükmek için fırsat gözledikleri gibi vaktiyle, azametli bir millet varlığını yerlere seren dindarların safında pusu kurmuştu. En mukaddes gayeyi bir ikbal ve servet vasıtası edinmesini bilenler, en yükseklerde sahtekarlık tahtlarını kurabilmek için, en mukaddes davaları istismar ederler. “ Dediği sahtekarlarla savaştı, savaşıyor.
Ona destek olmak, onunla kolkola girip safları daha da sıkılaştırmak varken, onun karşına geçip, kocaman bir ana kitlenin ruhuna , vicdanına aykırı direnmek neyin nesidir ?
Siz bu %52’lik ana kitleden daha mı akıllı, daha mı zeki, daha mı tecrübeli, daha mı bilgili, daha mı dürüst, daha mı cesur, daha mı feraset sahibisiniz ?
Elbette bir kimse ayrı olmayı, nefsi davranmayı, fevri hareket etmeyi, kitlelerin ruhunu ve vicdanını incitecek yollara tevessül etmeyi kafasına koymuşsa, o yolda yürümek için yüzlerce sebep bulabilir.
Vardır da.
Ama, biraz akledince vahdet için de binlerce sebep bulunabilir.
Düşmanın insafsız, merhametsiz olduğunu görmek bile beraber yürümek için tek başına bir sebepken ve ayrılmanın bütün sebeplerini alt etmeye yeterliyken, hala ayrılık da diretmek size ne kazandıracak ?
Temel Bey,
Siz, Milli Görüş’ün evladının, evlatlarının gönlünü bile kırmışken size uzun uzadıya birlik ve beraberlikten bahsetmek faydasız bir gayrettir lakin, fakir fukara bir halkın bir asra yakındır dualarıyla, gözyaşlarıyla, alınteri ve emeği ile ortaya çıkardığı bu mübarek kitle (size göre) bütün kusurlarına rağmen, sizinle aynı yöne dönüp, aynı secdeye baş koymaktadır.
Türkiye’nin ana damarı olan bu büyük kitleden kopmak size çok şey kaybettirecektir ama en önemlisi de bu kitlenin gözünden ve gönlünden düşeceksiniz.
Tabutunuzu alkışlarla taşıyacak olanların size ve davanıza katacağı hiçbir şey yoktur.
Burada, sizin tabutunuzu dualarla ve tekbirlerle taşıyacak olan ve “Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını “ omuzlamış olan milyonlar var, onlardan kopmayın, derim .

 

Büyük ve kutlu davamızın önemli simalarından Cevat Ayhan Bey'i kaybettik. Bu mübarek günlerde Rahmeti Rahmana yürüdü.

Mekanı Cennet, makamı âli olsun.

 

 

 

 

Ferman Karaçam - Haber 7 

 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 


 

Paylaş