Bu Savaşı Kaybedersek...

Bu Savaşı Kaybedersek...

Kültür Edebiyat

Yüzyılın en büyük savaşlarından birini veriyoruz.

Bu kahpe savaşın öncü kuvveti, sosyal medya.

Yeni açılan binlerce robot hesap üzerinden çirkin, ilkesiz, vahşi ve yalanlara sarıp sarmaladıkları bir saldırı yapıyorlar. 

Vahşi kapitalizmin en acımasız ve en insafsız kalkışması ekonomi üzerinden veriliyor. 

Ya kaybedecek geriye çekileceğiz.

Ya da dik duracak, sabredecek kazanacağız.

Ya teslim olacağız, baş eğeceğiz.

Ya bütün gücümüzle ayakta kalıp özgür olacağız.

İki şıktan biri: ya dayanamayıp diz çökeceyiz ya da aç, susuz kalma pahasına diz çöktüreceğiz.

Yeni bir dünya dizayn ediyorlar ve bizi de Suriye benzeri parçalara ayırarak, yeni dünya düzeninin küçük lokmalarından biri haline getirmek istiyorlar.

Çünkü tam zamanı, yani kurt dumanlı havayı fırsat bildi;

Covid-19 sebebiyle 20 milyona yakın ücretsiz test, 119 milyondan fazla doz aşı yapıldı ve binlerce kişiye parasız sağlık hizmeti verildi ve hala veriliyor.

Dünyanın birçok yerinde askerimiz ve askeri mühimmatımız var.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da PKK yok olma noktasına geldi.

Fakat, yüksek faizle bizi teslim alıp üretimi, ihracatı, yatırımı ve istihdamı engelleyerek eskiden olduğu gibi paradan para kazanma kulvarında kalmamızı, özellikle büyük savunma yatırımlarımızı bitirmek istiyorlar. 

Eğer bu savaşı onlar kazanırsa yeniden ayağa kalkmamız mümkün değildir.

Eğer bu ekonomik savaşı kaybedersek mutlaka arkasını getireceklerdir.

Kimse kendini kandırmasın.

Kimse ham hayaller peşinde koşmasın.

Kimse bu krizden kendisine bir iktidar payı çıkarmasın.

Bu kriz sebebiyle ellerini ovuşturanlar şunu çok iyi bilsinler: dün Çanakkale’de kimler hangi sebeplerle bir araya gelip topla, tüfekle saldırmışsa, bugün de aynı sebeplerle bir başka yöntemle kur üzerinden ekonomimize saldırarak, o gün Çanakkale’de diz çöktüremediklerini bugün dize getirip Anadolu’ya hapsetmek istiyorlar.

Bundan hiç bir muhalife, ellerini ovuşturan hiç bir kimseye ekmek çıkmaz. 

Bu savaşı hep birlikte kaybeder ya da hep birlikte dimdik durarak kazanırız. 

İki gün önce en yetkili ağızdan bunun bir kurtuluş savaşı olduğunu dinledik.

Başkan Erdoğan: 

"Ülkemizi bunca tuzaktan, bunca badireden nasıl çıkardıysak, Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız” dedi. 

Fırsatçılara pirim vermemeliyiz.

Paniğe kapılmamalıyız.

Özellikle sosyal medyada birbirimizle laf dalaşına girerek, ortamı hararetlendirecek tavırlardan kaçınmalıyız.

“ Aaa kuşa bak” diyenlerin oyunlarına gelmemeliyiz.

Bilinmelidir ki, Türkiye eğer üretim, ihracat, yatırım ve istihdam hedefinden geri adım atarsa, bu tam tam bir teslimiyettir ve kaybetmektir.

Sabaha ve aydınlığa en yakın olan vaktin karanlığında pusuya yatmış çakalların oyununu bozmak için hep birlikte, elele verip savaşmalıyız.

Bu savaşı Anadolu’nun birçok yerinde başlatan kahramanların varlığından da sizi haberdar edeyim:

Anadolu’da bazı işletmeler çalışanlarına zam yaptı, mesela Gaziantep, Denizli, Adana ve İstanbul’da küçük ve orta ölçekli işletmelerden bazıları çalışanlarını bu vahşi kapitalizme kurban vermemek için emekçilerine zam yaptılar.

Yakından tanıdığım bir iletişim grubu Ocak ayında yapması gereken zamları dört ay ileriye çekerek büyük bir fedakarlık yaptı.

Devlet de kendisini gözden geçirmelidir.

Tasarruf yapmanın tam zamanıdır.

Kitleleri lafla değil, kendi yapacağı  tasarrufla ve ve fedakarlıkla, direnmeye davet etmelidir.

Aksi takdirde toplumu devlete ve hükümete karşı kışkırtanların ekmeğine yağ sürülmüş olur.

Devleti yönetenlerin kamuda ve bizzat kendi yaşantılarında  tasarruf etmesi, bu savaşta kitleleri teskin edecek ve direniş surlarını yükseltecek en etkili yol ve yöntemdir. 

Millet, bu konuda öncülük fedakarlık bekliyor.

Bizden söylemesi.

Selam ve dua ile.

Ferman Karaçam - Haber 7 

 

Paylaş