Bu Kin Sizi Öldürmez, Süründürür

Bu Kin Sizi Öldürmez, Süründürür

Kültür Edebiyat

 Açıkçası, zaman zaman şöyle düşünürüm: Aceba bu CHP zihniyeti ile ülkenin geleceği; yönetimi, eğitimi, dış politikası vb. konularda oturup konuşulsa, memleket üzerindeki bu gerginliği biraz azaltacak girişimler olsa, iyi olmaz mı?

 Sen misin böyle düşünen?

Küüt ensemden bir şamar..!

Son zamanlarda da yine bu gerginlik üzerine düşünmeye başlamıştım.

Başlamıştım da ne oldu?

Bu sefer, enseme şamarı, kalp işaretleri ile gülücükler savurarak İstanbul Büyükşehir Belediyesini kazanan Ekrem Efendi indirdi.

Değişmiyorlar kardeşim, bunlar değişmiyor.

Bu zihniyet size ne kadar yaltaklanıp, sizden görünerek oylarınızı alırsa alsın, kalp işareti yapsın, Eyüp Sultan’da dua etsin, değişmiyor.

Bu memleketin gerginliği varsa, ki var, sebebi de bu kokuşmuş zihniyettir.

AK PARTİ ve AK PARTİ zihniyeti İstanbul’u 25 yıl yönetti.

İstanbul’un kültür hayatından hangi solcu yazarı sildi?

Nazım Hikmet’in oyunları 25 yıl içinde hiçbir dönem İstanbul Tiyatrolarından kaldırılmadı.

Cici çocuk, İstanbul seçimlerini kazanıp, koltuğuna oturalı şurada 25 hafta oldu, ilk icraatlarından birisi 2019-2020 sezonundan Necip Fazıl’ı, Mustafa Kutlu’yu ve İskender Pala’yı çıkardı.

Bir defa daha ensem sarsılıyor ve anlıyorum ki biz, bu insanlarla onların gözünde eşit değiliz.

Aramızda adeta, bir evlat yarası ve bir kuyruk acısı var.

Hiç bitmeyen bu kin sebebiyledir ki, ölmüyorlar ama sürünüyorlar.

Ve nihayetinde sürüne sürüne, bu milletin değer yargılarını istismar ederek başkanlık kazanıyorlar.

Sürüne sürüne ülkücü bir adamı başkan yapıyorlar.

Ve hiç değişmiyorlar, hep aynılar.

İşte size, bir asırdan daha fazla bir zaman için örnek vereyim.

Vereyim de o kini, o öfkeyi, bize karşı besledikleri kahrolası o hıncı bir kez daha görün.

Yıl 1905, 21 Temmuz Cuma.

Sultan Abdülhamid Yıldız Saray’ından çıkıyor, Yıldız Camiinde Cuma namazını kılıyor.

Namazdan sonra, Camiin içinde birkaç dakika ayaküstü Şeyhülislam ile sohbet ediyor.

Tam bu sırada dışarıda, zaman ayarlı bir bomba patlıyor, 26 ölü, 58 de yaralı var.

Abdülhamid birkaç dakikalık zaman farkı ile yara almadan kurtuluyor.

İşte bu vahim olay üzerine Tevfik Fikret bir şiir yazıyor:

Şiirin adı, Bir Lâhza-i Teaahûr yani, Bir Gecikme Anı.

Buyurun, şiirin tamamını bugünkü dil ile paylaşıyorum.

 

Bir Lahza-i Teahhûr

 

“ Bir patlama... Bir duman... Ve bütün bir şenlik alayı, Sahnelediği oyunu seyreden kalabalık; haşin, azgın Tırnaklarıyla bir kahredici elin, didik didik, Yükseldi havaya bacak, kelle, kan, kemik...

 

Ey yüce patlama, ey öç alıcı duman,

Kimsin? Nesin? bu saldırıya iten ne, sebep ne? Kim?

Arkanda bin meraklı bakış ve sen yoksun, Görünmeyen bir eli andırıyorsun, kurtarıcı.

 

Sesinde o öfkenin o korkunç yıldırımı var ki Her yerde hak ve kurtuluş duygusunu tetikler.

Vuruşunla kahredici ayağı titrer zorbalığın, En gururlu, görkemli tâcı sarsar yaklaşışın.

Silkip yüzyılların boyunlarındaki ilmiklerini, en çetin Bir uykudan uyandırır milleti dehşetin.

Ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın!

Attın... Ama yazık ki, yazıklar ki vuramadın!

Dursaydı bir dakikacık geçen zaman,

Ya da o durmasaydı o tâlihsiz taç,

Kanlarla bir cinâyete pek benzeyen bu iş Bir iyilik olurdu, benzeri yüzyıllarca geçmemiş.

Ancak, rastlantı... âh o güçlülerin dostu, Güçsüzlerin, zavallıların değişmez düşmanı, Birden yetişti etkisiz kılmaya, bu yakıcı planı, Söndürdü bir nefeste bu parlak umudu; Yazdı, alay etmek için bilinçsiz yazgı, Zulüm tarihine bir övünme önsözünü.

Kurtuldu;

Hakkıdır, alacak şimdi öcünü;

Ancak; unutmasın şunu (ki) alçaklığın tarihi:

Bir milleti çiğnemekle bugün eğlenen (alçak).

Bir anlık gecikmeye borçlu bu keyfini. “

 

Bu tepinme, bu kin, bu garez ve bu öfke neden bir türlü bitmiyor?

Adı konmamış bu kan davasında, sebebini bilmediğimiz bir düşmanlığa muhatabız ve mağdur olan da, bitmesini isteyen de biziz.

Çünkü, bu ülkede beraber yaşamak zorundayız.

Biz bunu biliyoruz, siz de farkında olsanız iyi olur.

 

CÜMLEDEN CÜMLEYE....

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak

Alçak bir ölüm varsa, eminim budur ancak Ey dipdiri meyyit iki el bir baş içindir Davransana eller de senin baş da senindir Mehmet Akif Ersoy

 

 

Ferman Karaçam - Haber 7 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

 

Paylaş