Ensar, Kâmil İnsan Demektir...

Ensar, Kâmil İnsan Demektir...

Kültür Edebiyat

Hiç bir bilgiye sahip değiliz; siz neden Ayşe ile Mehmet çiftinin evladısınız ve neden Mardin’de değil de İzmir’de dünyaya geldiniz?

 Ya da niçin Hans ile Meri’nin Almanya’da hayat koşusuna başlayan bebeği değil de, Fatma ve Ahmet çiftinin Türkiye’de dünyaya teşrif eden bebeği oldunuz.
Genler, kromozomlar, magmalar, ana karın sıcaklığı, yer sarsıntıları, güneşteki patlamalar, savaşlar, savrulmalar... Sebepler, sebepler.
Burakın Allah aşkına.
Siz kimsiniz ve neden o’sunuz ve oradasınız?
Hatta niçin bir sürüngen ya da deniz canlısı değil de insan olarak yaratıldık bunu bile, üst üste üç beş tutarlı cümle ile ortaya koyamazken, vahşi bir yaratıktan daha şedid bir öfke ile bir diğerinin ayağını bile yere bastırmak istemiyoruz.
Bu nasıl bir kin?
Bu nasıl bir hırs?
Bu nasıl bir toprağın, sadece kendi ırkına ait olduğunu iddia etme bencilliği?
Burası sizin vatan toprağınız, öyle mi?
Peki, Anadolu’nun her karış toprağında ve hele hele Çanakkale’de koyun koyuna yatan Halep’li, Afyon’lu, Edirne’li, Cezayir’li, Urfa’lı, Lahor’lu, Prizren’li, Konya’lı, Kayseri’li, Rabat’lı, Şırnak’lı, Kahire’li ve Trabzonlu’yu... Nasıl anlayıp, anlamlandıracağız?
Kimsiniz siz?
Türk, öyle mi?
Peki bu toprakları size vatan yapmak için canını feda eden arabı, kürdü, acemi, hindi, çerkesi, zenciyi, pomağı ve onlarca ırkı insandan saymıyor musunuz?
Kötü günde yardımcı, iyi günde yabancı, öyle mi?
Bırakın bu kan gurubuna göre kendinizi bir şey sanma hastalığını.
Kan gurubuna göre davranacaksak, kemirgenlerde, kedilerde, atlarda, gorillerde, köpeklerde de bizim kan gurubumuzdan bir sürü hayvan yaşıyor.
Evvela bir kere insan olalım, insan.
Aklımızla, yüreğimizle, vicdanımızla, ahlakımızla, ruhumuzla, bilgimizle ve diğer yaratıklara karşı ortaya koyacağımız sorumluluk anlayışıyla.
Kucağında bebeği ile size sığınmış, yaraları ile açlığı, susuzluğu, evsizliği, vatansızlığı ile, kimsesizliği ile, çaresizliği ve tükenmişliği ile; sizin insanlığınıza, insafınıza mahkûm olmuş düşkünlere karşı ırkınızın sokak serserilerini toplayıp üzerlerine salmak, onlara çelme takıp yere düşürenlerle aynı safta yer almak, size nasıl bir şeytanî zevk veriyor ki, hayvanlardan bile aşağı durumlara düşüyorsunuz?
Bıraktık Müslüman kardeşliğini bir kenara, bıraktık ensar, muhacir ilişkisini siz, zaten bu kavramlardan nasiplenseydiniz sokaklarda ırkınız adına bu linç görüntüleri ortaya çıkmazdı.
Biliyorum, çok iyi biliyorum ki sizin dinle, imanla ilişkiniz yoktur; olsa bile lafta, sözdedir.
Onun için insandan bahsediyorum hani sizin şu insancıllık, hümanizm falan deyip şişindiğiniz kavramdan.
Yoksa ensar olmak kim, siz kimsiniz?
Ensar olmak insanlığın sınıf atlaması halidir, bir üst insan demek yani kâmil insan demektir.
Yani, Ensar olmak, insanlığın üstüne bir insanlık daha eklemleme eylemidir.
Ensar olmak empati yapmayı, fedakârlık yapmayı gerek şart kılar.
Bırakalım ensar olmayı.
İki ayaküstünde yürümüş olmakla insan da olunmuyor.
İnsan olmanın bir bedeli vardır; yeri ve zamanı geldiğinde vermek gibi, paylaşmak gibi, duygudaşlık gibi, kader ortaklığı gibi...
Eğer; mallarını, yakınlarını, vatanlarını, hürriyetlerini kaybedip; canları ve ırzlarını kurtarmak için sizin insafınıza sığınmış bu insanlara karşı insanlığınızı değil de, ırkçılığınızı konuşturup onları linç etmeğe kalkıyorsanız yazıklar olsun size.
Yazıklar olsun arabın, kürdün, türkün, lazım, çerkezin, zencinin, beyazın iki ayaklı ilkel ırkçı güruhuna.
Selam olsun ensarı ve muhaciri bilenlere.
Selam olsun; yeryüzünde ilk defa insanı, Müslümanlıkta yani sınıf atlamış, kamele ermiş insanlıkta buluşturup, bir ve aynı yapan İslam Kardeşliğine.

CÜMLEDEN CÜMLEYE ...
İştiyakımı arza ne hacet var?
Sözündeki yanıştan gönlümün ateşi anlaşılıp durmakta.
Senin civarının havası, bir türlü başımdan gitmiyor...
Evet garibin gönlü daima vatandadır.
Hafız’ın süsen gibi on dili olsa yine konca gibi ağzı mühürlü!
Hafız Divanı


Ferman Karaçam - Haber 7 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 


 

Paylaş