Zarif Bir Şehzade

Zarif Bir Şehzade

Kültür Edebiyat

Musalla taşına konduktan sonra Hocaefendi’nin, “nasıl bilirdiniz “sorusuna, binlerce insanın hep bir ağızdan “iyi biliriz“ diyerek cevap vermesi, her insana nasip olmuyor bu fani de.

Mehmet Şevket Eygi’yi binlerce insan “iyi biliriz” diyerek Fatih Camiinden uğurladı.

Allah rahmet etsin.

Tertemiz, gösterişsiz, sakın, mütevazi, en önemlisi de Müslümanca bir hayat yaşadı.

İstanbul’un son beyefendilerinden biriydi.

Bana hep, bir Osmanlı Şehzadesi gibi yetişmiş olduğu intibaı vermiştir. 

Arapçası, Osmanlıcası, Fransızcası, üslubu, nezahatı, duruşu, güzel bir Türkçe ile konuşması, giyim kuşamı, kendi dünya görüşünden olmayan kimseleri eleştirirken ortaya koyduğu edebiyle son yüzyılın 

yetiştirdiği nevi şahsına münhasır bir kişilikti.

Şevket Ağabeyi ile ilk karşılaşmamız bin dokuz yüzlü yıllarda oldu.

İslam Araştırmaları Merkezinde çalışıyordum. 

Ansiklopedinin ilim heyetleri teşekkül etmiş, İslam Dünyasının en önemli telif eserlerinden biri ve Türkiye’nin yüz akı olma yolunda iyice mesafe almıştı. 

Bu sıralarda yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda kişi ve kuruluş İSAM’ı ziyaret ediyordu.

Daha önce yayıncılığını, gazeteciliğini, yazarlığını, dava adımlığını, mücadelesini biliyordum ama kendisi ile hiç karşılaşmamıştım.

Yanlış hatırlamıyorsam Mustafa Uzun Hoca’nın odasına gelmişti ve bir saat kadar kendisini dinlemiştik.

O konuşmayı neden not etmediğime hala hayıflanır ve kendimi suçlarım. 

İki konuya uzun uzadıya değindiğini, zarif bir üslupla ve nefis bir Türkçe ile konuları ortaya koyduğunu hatırlıyorum.

Birincisi, başta İstanbul olmak üzere, büyük şehirlerimizde yapılan Camiilerle ilgiliydi.

“ Anadolu’dan büyük şehirlerimize gelen insanımız hayatlarındaki iki değerli şeyi beraberinde getirdi; bunlardan biri Camii, diğeri de ağaç, demişti. 

“ Ne var ki gecekondu muhitlerinde yükselen bu camiilerimiz oldukça zevksiz, gösterişsiz ve alelade yapılıyor. 

Bu Camiiler her tarafta o kadar yaygın ki, yeni nesiller bu camiilere baktıkça, İslam medeniyetinde mimarinin ne kadar kötü olduğu kanaatini edinecek. 

Diyanet, hiç bir estetik kaygı duyulmadan alelacele yapılan bu binalara el koymalı, bu işin bir yolu yordamı olmalı, böyle gelişi güzel olmamalı.. “ 

İkinci bir konu da, müslümanların giyim kuşamları ile ilgiliydi.

Giyim konusunda da, son derece özensiz olduğumuzu ve fabrikasyon ürünlere yöneldiğimizi, zahmetsiz, emeksiz, işçilik ve ustalık emeğinden yoksun giysilere çok rağbet ettiğimizi, bunun doğru olmadığını söylemişti. 

Ayrıca, kendisinin giyindiği, Mahmutpaşa’da ki büyük bir han’ın, dar tahta merdivenlerle çıkılan ikinci kattaki adresini de not etmiş ve daha sonra uğrayıp alışveriş yapmıştım. 

Mehmet Şevket Eygi; 86 yıllık hayatını güzel bir mü’min olarak yaşamış, yaşantısı ile örnek olmuş, yazdıkları yazı ve yayımladıkları eserler ile ufkumuzu açmış, asil, medeni ve kültürlü bir beyefendi idi.

Elbette, sadece Anne tarafından bir Osmanlı kolağasının torunu olmasından değil; büyük Osmanlı çınarının evladı olmasından dolayı Şevket Ağabeyi, günümüz toplumunda derin bilgi, birikim ve kültürü  ile hemen farkedilen özel eğitilmiş bir şehzade gibiydi. 

Hafızam beni yanıltmıyorsa ya kendi yazılarından okumuş ya da şahit olan birinden dinlemiştim; rahmetli Erbakan Hoca kendisinden Milli Gazete’de yazmasını istemişti o da, ölünceye kadar hiç kopmamış, orada yazmaya devam etmişti.

Yazdığı gibi yaşadı, yaşadığı gibi konuştu.

Sade, temiz, kültürlü, bilgili, sanatkârane ama iddiasız yaşadı.

Görmek nasip olmadı ancak bir Osmanlı aydınında bulunabilecek kadar çeşitli dillerde, çok zengin ve büyükçe bir kütüphanesinin olduğunu biliyordum.

Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediğine göre Cumhurbaşkanlığı kütüphanesine bağışlamış. 

Gazeteleri, kütüphanesi, Müslümanca yaşantısı, zulme ve zalime karşı direnişi, mahkeme koridorlarında geçen çileli geçmişi, edep ve asalet timsali kalemi, soylu kelamı, yayıncılığı ve zerafeti ile çok etkili ve hoş bir sadâ bıraktı gelecek kuşaklara Şevket Ağabeyi, ruhu şad, mekânı cennet, makamı âli olsun. 

 
 CÜMLEDEN CÜMLEYE...
 
 

Ferman Karaçam - Haber 7 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam  

 

Paylaş