Kılıçdaroğlu Gitmedi, Gönderildi

Kılıçdaroğlu Gitmedi, Gönderildi

Kültür Edebiyat

Seçimlerin hemen sonrasında daha sinirler yatışmamış, İstanbulda da sonuçlar netleşip, açıklanmamışken,

Ekonomik saldırıyı derhal başlattılar, yine dövize yüklendiler.

Irak sınırına sıfır noktadaki askeri üs bölgesi, ABD’nin kiralık tetikçileri olan PKK’lılar tarafından saldırıya uğradı ve dört askerimiz şehit düştü.

ABD, Türkiye’nin İran’dan yaptığı ithalatı sonlandırmasını istedi.

İzmir’de NATO lojmanlarına uzun namlulu silahlarla saldırı yapıldı.

Birleşik Arap Emirliklerinin yeminli Türkiye ve Erdoğan düşmanı olan Dahlan tarafından gönderildiği deşifre edilen iki casus yakalandı....

Bu sıralarda kim bilir daha haberimiz olmayan kaç casus yakalandı, ve nerelerde patlamaya hazır kaç bomba kaç fünye ile imha edildi..?

Böyle bir ortamda Kılıçdaroğlu şehitlerden birinin cenazesine gidiyor.

Gidemez mi?

Elbette gider.

Gider ama, bu memleketin emniyetinden sorumlu bir teşkilatı var. Eğer bir muhalefet partisi genel başkanının başına bir şey gelirse hesabı, o teşkilattan yani, bakanlıktan ve onun başındaki kişiden ve hükümetten sorulur.

Öyle ise hangi şehirde cenazeye gidecekseniz o şehrin mülki amirine bilgi verirsiniz, usül budur, bu olmalıdır.

Fakat, Kılıçdaroğlu devletin geleneğini, hükümetin şahsi manevisini, yetki alanlarını hiçe sayarak, umursamayarak kendi korumalarını alıp cenazeye gidiyor.

Dahası, cenazeye gittiği Çubuk’tan yüzde dokuz oy almışken.

Ve dahası PKK/HDP ile seçim sürecinde sarmaş dolaş olduğunu, Mısır’daki sağır sultan dahil bütün dünya alem biliyorken.

Uzun yıllar iktidar olamamış CHP’’nin, iktidar hırsı ile gözü ne kadar dönerse dönsün, 145 yıllık geçmişine ( İmamoğlu öyle dedi) uymuyor bu davranış.

CHP yönetiminin haberi yoktur bundan.

Kılıçdaroğlu bu cenazeye kendisi de karar vermemiş, gönderilmiştir ve kimin gönderdiğini de sadece Kılıçdaroğlu ve belki bir, iki kişi daha biliyordur.

Olaya neresinden bakarsanız bakın, ortada iyi niyet göremezsiniz.

PKK, yaklaşık 50 askerimizin bulunduğu Kuzey Irak sınırındaki askeri üss’e sızma girişiminde bulunmuş ve burada şiddetli çatışma olmuş, 4 şehit, 6 yaralı vermişiz. 

Ve siz CHP’nin başı olarak; PKK’nın siyasi kolu olan HDP ile kolkola girip adalet yürüyüşü yapmışken, “beraber iyi salladık” demişken, son seçimlerde de gizli/açık işbirliği yapmışken... kalkıyor bu şehidin maneviyatıyla, yakınlarının, çevrenin ve memleketin aklı ile alay edercesine ve üstelik “gelme” diye şehit yakınları sana haber yallamışken, kalkıp bu cenazeye gidiyorsunuz.

Kılıçdaroğlu “seni bir öğreten var”. 

Sen bunların adamı değilsin.

Daha fazla analar ağlamasın, kan akmasın diye, devletin bir kararı olan Oslo’yu, Habur’u dinamitleyip, “kan kusup kızılcık şerbeti içilen” o girişimleri sabote edip PKK/HDP ile CHP’yi bir araya getirmek için, Türk ulusalcı Baykal’ı gönderip seni oraya kasetle getirip dikenler, sonra bu birliğin üstüne sağcı bir sos dökmek için Akşener ve Karamollaoğlu’nu kullananlar kim ise, cenazeye de seni onlar gönderdi. 

Biliyorum, herkesin karşı tarafa söyleyecek birkaç TIR dolusu lafı vardır lakin, öyle bir dönemden geçiyoruz ki, hep birlikte birbirimize bağıra bağıra, aynı yöne doğru, üstü çerçöple kapalı tuzağın üzerine üzerine gidiyoruz.

Bizi tuzağa çekiyorlar.

Cumhurbaşkanımız bunu gördü ve “kızgın demiri soğutmanın, Türkiye ortak paydasında buluşup, birlik olmanın vaktidir” dedi. 

Aklı başında olduğunu sandığım bir partinin lideri “Türkiye ortak paydası” sözünden hoşlanmamış olmalı ki kapalı bir şekilde bunu eleştirdi. 

Kılıçdaroğlu ise, Çubuk’ta ki şehit Yener Kırıkçı’nın baba ocağına ateş düşmüşken, bu yangına körükle gitmiştir. 

Elbette saldırıyı tasvip etmiyorum ama, PKK’nın partisi ile işbirliği yapmış bir partinin lideri olarak oraya gidiş, şehit yakınları tarafından maktulünün mezarına giden suçlu görüntüsü vermiştir ve bundan sonra da kimse bunu değiştiremez. 

Çünkü PKK, ABD’nin bölgeyi dizayn etmek için kullandığı kanlı bir örgüttür, HDP bu örgütün siyasi sözcüsüdür, CHP’de bunların ortağıdır. 

Karamollaoğlu (SAADET demiyorum) ile İP’de solcu olan bu ortaklığın üzerine dökülen sağcı sostur.

Bütün bunları bir üst akıl dizayn ermiştir ve Türkiye’de ilkokul çocukları da olan biteni öğrendi. 


CÜMLEDEN CÜMLEYE...

ŞEFAAT 

Kurtuluş yolunu arıyorsan şayet harıl harıl

Mucizeler sahibi Muhammed’in yoluna sarıl !


Mustafa’ya inen şu Kur’anı duy

Razı ol, gel de İnan haydi ona uy !


Şefaatçim Hz. Ahmed’e selamlar olsun 

Şefaat ederken ben Ahmed’i de duysun ! 


E. Kösedağ-F. Erdem/ Asırları Aydınlatan Güneş: Ahmed-i Hânî, 

Okur Kitaplığı Yayınları 

Ferman Karaçam - Haber 7  

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam  

 

Paylaş