Yerel Seçim 2019

Yerel Seçim 2019

Kültür Edebiyat

Her seçimin kendine özgü özelliği, önemi ve seçim sonrasına mahsus etki alanı var.

31 Mart 2019 yerel seçimlerinin de kendine özgü nitelikleri var.

Bizim gibi dünya görüşü itibari ile birbirinden çok ayrı özellikler taşıyan partilerin katıldığı seçimler ise daha bir kayda değer ve daha bir önemli oluyor.

Partiden partiye eksen kayması çok farklı ve keskin.

Bazı Partiler arasındaki görüş farkı nerdeyse 180 dereceye çıkıyor.

Oturmuş, yerleşmiş, kuralları belirginleşmiş bir devlet geleneğinin olmadığı bizim gibi ülkelerde partiye, lidere ve başkana göre toplum yönetilip, yönlendiriliyor.

Son genel seçimlerde ve önümüzdeki yerel seçimlerde iki büyük ittifak oluştu.

Bunlardan biri: Cumhur İttifakı, AK PARTİ-MHP-BBP-HÜDA PAR üyelerinden oluşuyor.

İkincisi: Millet İttifakı, CHP-İP-BDP-SAADET üyelerinden oluşuyor.

Birinci ittifakta yani, Cumhur İttifakında her dört partinin de hayata, eşyaya, dine, dünyaya, siyasete... bakışları hemen hemen aynı.

MHP’nin ırk/kavim konusundaki aşırı hassasiyeti olmasa dört partiyi tek bir renge boyayabilirsiniz.

Yani Cumhur ittifakı tek bir partiye dönüşüp seçim yarışına katılabilir.

Katılabilir ama, karşısında da birbiriyle uyumlu, yaklaşık aynı sosyal tabanlara yaslanan bir ittifak olursa.

Peki, Millet İttifakı böyle mi?

Hayır.

Millet İttifakının büyük partisi olan CHP, solcu bir parti.

BDP, tam manasıyla ırkçı, Marksist-Leninist hatta, bir bakıma sosyal faşist bir parti.

İP yani İYİ PARTİ sağcı, milliyetçi/ kavmiyetçi bir parti, SAADET ise Milli Görüşçü olduğunu iddia eden sağcı, “İslamcı” bir parti.

Bu durumda; Cumhur İttifakı Türkiye’yi yönetmeye talip olan bir parti görünümü verirken, Millet İttifakı, iktidara gelmekten ziyade, iktidarı düşürmek için bir araya gelmiş farklı görüşlerin ittifakı olarak ortaya çıkıyor.

Hatta daha da dramatik olanı; Millet İttifakı, kendi içinde de kendisi olarak yarışa katılmıyor.

Mesela CHP, CHP olarak, solcu ve sosyalist olarak değil, kendisi olmayan, kendisinden olmayan adaylarla seçime giriyor.

Yani hile yapıyor.

İstanbul’daki adayın konuşmalarına bakın: sağcı, mütedeyyin bir kişilik, hacı, hoca çocuğu bir aday profili çiziyor, Ankara’da ki aday ise flu bir kişilik ama, solcu değil. 

İzmir ise çok uygun bir CHP ve HDP profili ama, bu kez, İP ve SAADET için ciddi sorun teşkil edecek bir aday.

Millet İttifakının açıklanan diğer adaylarına bakıldığında da, kendi içinde buna benzer önemli sorunları olduğu görülüyor.

Öte yandan, Cumhur İttifakına daha önce oy verip 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ittifakın büyük partisi olan AK PARTİ’ye bu seçimde biraz mesafeli ve kararsız olduğunu söyleyen bir kitlenin aşağıdaki üç noktayı ıskalamaları halinde hem kendilerini, hem de ülkeyi elleriyle tehlikeye atacak olmalarını hatırlatmak isteriz.

1- Eğer bu seçimde; ders vermek, kulağını çekmek veya hizmeti şahsileştirmek...gibi düşüncelerle davranacak olursanız düşmanın uyumadığını unutmuş, İslam Dünyasının didik didik edildiğini görememiş, Venezuela’ya Başkan atandığını atlamış olursunuz ki, bu, sorumsuzluktur, gelecek kuşakların elleri yakamızda olacak demektir.

2- Millet İttifakı; Suriye’de, ABD eliyle temelleri atılan İsrail yandaşı, yeni, PYD devletinin öncü güçleri ile aynı dünya görüşünü paylaşan şahısları büyük şehirlerin Kadıköy gibi kesin kazanılacak yerlerinde başkanlıklara getiriyor.

Bu bir faciadır ve ne yazık ki, Türkiye’nin geleceğini kendi ellerimizle emperyalist emellere ipotek etmemiz demektir.

Olmaz mı, diyorsunuz.

Unutmayalım ki, Güneydoğu’da ki çukurlar için de, “olamaz” demiştik ama, belediyeler eliyle metrelerce çukurlar kazılmıştı.

“Kararsızım” diyenler bunu da görmeli.

3-Millet İttifakı bu seçimleri çok sinsi ve planlı yürütüyor.

Bunlardan biri; ne pahasına olursa olsun adayların görüşüne bakmaması, önemli olanın seçimi kazanacak aday olması, sağcılığı, solculuğu önemsememesi ise, bir diğeri de, “amaaan ne önemi var, nihayetinde belediye başkanı seçiyoruz...” havasını vermesidir.

Bu çok sinsi ve muhtemelen, bir üst akıl tarafından ince ince düşünülmüş plandır.

Eğer bu planı tuttururlarsa, Allah korusun, arkasından ya, yeni geziler ya da Venezuela’da ki gibi “atama” yöntemi devreye sokulur.

Olmaz mı, diyorsunuz?

Zaten, İslam Dünyası bugünkü haline de “almaaz” diyenlerin yüzünden geldi.

Kararsızlar bunu da unutmasınlar.


CÜMLEDEN CÜMLEYE...

Bu ülkenin bütün ırklarını, tek ırk, tek kalp, tek insan haline getiren İslamiyet olmuş.

Biyolojik bir vahdet değil bu.

Ne kanla ilgisi var, ne kafatasıyla.

Vahdet’lerin en büyüğü, en mukaddesi.

İster siyah derili, ister sarı...inananlar kardeştir.

Aynı şeyleri sevmek, aynı şeyler için ölmek ve yaşamak....

Cemil Meriç,

Bu Ülke.

Ferman Karaçam - Haber 7 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam  

 

Paylaş