Lider Değil , Medeniyet Krizi

Lider Değil , Medeniyet Krizi

Kültür Edebiyat

Son yıllarda Avrupa’da, hemen hemen bütün Avrupa kıtasında veya kültürel olarak Avrupa ile ifade edeceğimiz ülkelerde, gözle görülür bir liderlik sorunu yaşanıyor.

Fakat, liderlik sorunu gibi görünen problemin kaynağı aslında daha derinlerde, genel olarak sosyal ve kültürel olarak adlandıracağımız alanlarda yatıyor.

Evvela, görünen sebeplerin üzerinden kısa kısa geçelim: 

Bir sosyoloji şirketi olan IPop’un Almanya, Fransa, İtalya gibi Avrupa’nın bazı önemli ülkelerinde yaptığı 5000 kişilik bir kamuoyu araştırmasında, o ülkelerde yaşayanların üçte birinden biraz daha fazlası, en etkin ve karizmatik lider olarak Rus Lider Putin’i görüyorlarmış.

Son haftalarda, “Sarı Yelekliler” protestoları ile zor günler yaşayan Fransız Lider Emmanuel Macron, bir buçuk yıl içerisinde yıprandı ve kendisine büyük ümitler bağlayan güçlü kapitalist çevreleri hayal kırıklığına uğrattı.

Genç Macron, bundan sonra ayağa kalkabilir mi, bilemem ama, çok net olarak bildiğimiz bir şey var ki, bundan sonra gelecek olan 

Fransız lideri daha ağır sorunlar bekliyor. 

İngiltere’de, Brexit tartışma ve sarsıntıları Theresa May için son derece yıpratıcısı oldu ve parti gurubunda geçenlerde yapılan güvenoyu ile biraz rahatladı ama, İngiliz basınındaki bazı kalemlere bakarsak May, vekillerle yaptığı pazarlık sonucunda güvenoyu almış oldu.

Bu pazarlığa göre May, 2022 yılında yapılacak olan Başbakanlık seçimlerinden önce istifasını verecek.

Böyle bir anlaşma oldu mu, bilinmez fakat, bilinen bir şey var ki, Theresa May seçimlerden önce istifa edeceğini doğruladı.

Avrupa’nın, kadın Başbakan’la yönetilen bir başka önemli ülkesi olan Almanya’da ise, Angela Merkel, sahneden çekileceğini zaten kendisi açıklamıştı.

İtalya’da, Belçika’da üçer, dörder partili koalisyonlar sürekli bir gidip bir geliyor.

İspanya’da durum farklı değil.

Tümüne birden baktığımız zaman; aylarca hükümetlerin kurulamaması, koalisyonlardan kaynaklanan anlaşmazlıklar, istifalar, yükselen ırkçılık, karizmatik ve sürükleyici lider yokluğu...gibi ortaya çıkan sorunlar aslında, daha derin ve dipten gelen Avrupa Kültür ve Medeniyetinin bunalımını işaret ediyor.

Yani, bizim Türkiye Medyasının sandığı ve manşetlere taşıdığı gibi Batıda yaşanan bu kriz bir “Lider Krizi” değil, “Medeniyet Krizidir”. 

Çünkü, dile getirildiği gibi bugün, Batı, sadece bir liderlik ve hükümet sarsıntıları ile boğuşmuyor: 

Yaşlılık,

Uyuşturucu,

Ahlâki çöküntü, 

Kaybolmaya başlayan aile yapısı, 

Mülteci sorunları,

Irkçılık,

Yalnızlaşma, 

Sosyal Medya Bağımlılığı, 

Refahtan yeterli pay alamayanların patlayan isyanı....

gibi siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve psikolojik sorunların hepsini bir arada yaşamaktadır. 

Bütün bunların ve daha fazlasının aynı anda yaşanması demek, tarihsel olarak, çok güçlü ve geriye dönülemez ciddi bir medeniyet krizinin belirtilerinden başka bir şey değildir.

Bu durumu yaşayan en büyük şair ve düşünce adamı Sezai Karakoç, “İnsanlığın Dirilişi” adlı eserinde şöyle dile getiriyor: “...Evet Batı uygarlığı, kendisine yadigâr kalmış son inanç sistemiyle de ilgisini tüketince, ölüm dikkatini yitirmiş ve böylece de aynayı kırmış oldu.

Kendi yüzünü seyrettiği aynayı kırmış oldu.

Ölüm aynası kırılınca, yavaş yavaş ışığın yerini karanlık, hakkın ve adaletin yerini terör, merhametin yerini jenosid, aşkın yerini egosentrisizm aldı....”

Gerçekten de bugün, Batı’da, hak ve adaletin terazisi şaşmış, merhametin yerini, özellikle İslam Dünyasına karşı uyguladıkları soykırım, aşkın yerini benmerkezcilik almıştır.

Hatta benmerkezcilik Batının temel bir bakış açısı durumundadır. 

Tarihin bize bildirdiklerinden yola çıkılarak bakıldığında, uygarlıkların kuruluşları gibi, yıkılışları da uzun ve muhataralı merhalelerden geçerek gerçekleşiyor.

Bu durumda; sanıldığı gibi Batı’da, bir liderlik krizinden ziyade, devrini tamamlayarak inişe geçmiş bir medeniyet krizinden söz edebiliriz.

Ve sanırım, ünlü sosyolog İbn Haldun tespitlerinde, bir kere daha haklı çıkacak : “ ..insanlar gibi medeniyetler de doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler “.


Tebrik ve Teşekkür:

Diyanet İşleri Başkanlığı , bu yılki Hac görevlilerini, sigara içmeyen personeli arasından seçeceğini duyurdu.

DİB Başkanı ve bu uygulamada payı olanları tebrik ediyorum.

Kuruma çok yakışan bu uygulamadan dolayı, Allah hepinizden razı olsun, teşekkür ediyorum. 


CÜMLEDEN, CÜMLEYE... 

Bazıları ben Allah’ı severim; O’ndan korkmam! der. 

Bilmez ki korku, sevginin tâ merkezine yerleştirilmiştir. 

Sevgi korkunçtur.

Dağın tepesini seven, uçurumundan nasıl korkmaz..!

N. Fazıl Kısakürek 

 

Ferman Karaçam - Haber 7  

 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

 

Paylaş