Tek derdi ‘halk müziğine zarar gelmesin’

Tek derdi ‘halk müziğine zarar gelmesin’

Müzik

 Türk Halk Müziği’nin dünyaya tanıtılmasına da katkı sağlayan Tüfekçi’nin tek derdi Türk Halk Müziği’ne zarar gelmesin oldu.

Müzik ile geçen bir ömür düşünün. 64 yıllık yaşamı boyunca kimi zaman radyolarda kimi zaman konservatuarda kimi zaman da evinde Türk Halk Müziği geleneğinin devamı için emek harcayan ve birçok öğrenci yetiştiren Nida Tüfekçi, aramızdan ayrılalı tam 25 yıl oldu.

Türk Halk Müziği’ne ömrünü veren ve ekol olan ustalardan biri Nida Tüfekçi. Vefatının 25. yılında hâlâ muhabbetle anılır olması hem sanatı hem sevenleri üzerinde bıraktığı derin izlerden kaynaklanıyor. Uzun yıllar TRT’de çalışan ve Devlet Konservatuarı’nda öğretim üyeliği görevinde bulunan Nida Tüfekçi, Türk Halk Müziği’nin emektar sanatçılarından biri. 1  Mart 1929 yılında Yozgat’ta doğan ve çocukluk yıllarında bağlama ile tanışan Tüfekçi’nin halk müziği sevdası ölümüne dek devam etti. Eşi Neriman Tüfekçi ile halk müziğimizin bugünlere gelmesi için büyük gayret sarf etti. Hayatı Ankara ve İstanbul’da TRT radyolarında geçen sanatçı, TRT’nin 1953 yılında açtığı sınavı kazanarak “Yurttan Sesler Korosu“nda çalışmaya başladı. 1959 yılında Ankara Radyosu’ndan İstanbul Radyosu’na tayin oldu. İstanbul Radyosu’nda çalışırken derneklerde halk müziği üzerine dersler verdi. 1962 yılında eşi Neriman Altındağ Tüfekçi ile birlikte “Yurttan Sesler Kadınlar Topluluğu”nu kurdu. 1976 yılında TRT’den istifa etti. Nida Tüfekçi, TRT’de bulunduğu süre içinde yaklaşık bin kadar türkü derlemiş ve notalarını yazarak THM arşivlerine kattı. 1963 yılında eşi ile birlikte Memleket Türküleri isimli bir kitap da yayımladı. Tüfekçi, halk müziğini gelecek nesillere aktaracak sanatçılar yetiştirdi. Halk müziği konusunda yaptığı araştırmalar ve yazdığı yazılardan dolayı Folklor Araştırma Kurumu tarafından 1985 yılında “İhsan Hınçer Türk Folkloruna Hizmet Ödülü”ne layık görülen Tüfekçi, 1991’de de Kültür Bakanlığı tarafından “Devlet Sanatçısı” unvanını aldı. 


Muzaffer Sarısözen ile birlikte ve ondan sonra da halk müziği üzerinde çalışmalarını sürdüren Nida Tüfekçi 18 Eylül 1993 yılında vefat etti. Önümüzdeki salı sanatçının ölümünün 25. yılı. Halk müziğimizin çınarını yâd etmek için kızı, meslektaşları, dostları ve talebeleri ile Nida Tüfekçi’yi konuştuk. 


GAMZE TÜFEKÇİ: FARKINA VARMADAN İKİBİN TÜRKÜ EZBERLEMİŞİM


Ömrünü halk müziğine adadı babam. Haftanın tamamını çalışarak geçirirdi. Konservatuara, radyoya gider onun dışında kendi emisyonları da vardı. Hafta sonları da iş yerine gider çalışırdı. Halk müziğine aşıktı. Bütün bu çalışmaları da devlet memuru bütçesi ile yapardı. Halk müziğini bu günlere getiren Muzaffer Sarısözen ile babamın çabalarıdır. Halk kültürü ile alakalı da çalışmaları vardı. Gençliğinde yılda bir kaç kez Erzurum- Kars radyolarına giderek denetim yapardı. Çok sayıda sanatçı yetiştirdi. Sert görünümü altında yumuşacık kalbi vardı. Konservatuardaki öğrencileri  çok çekinirdi ondan ama çok da severlerdi. Evde halk müziği ile dolu bir ortam vardı. Neşeli bir aileydik. Babam pazar sabahları saz çalardı. Öyle ki konservatuara girdiğimde farkında olmadan iki bin küsur türkü ezberlemiş olduğumu gördüm. 


HÜSAMETTİN SUBAŞI: SARISÖZEN’DEN SONRA İKİNCİ BÜYÜK USTAMIZ


Ben aslında ilkokul öğretmeniyim. Ama müziğe ilgim vardı. Öğretmenlik yaptığım bir sıra Ankara’ya gittim. O zamanlar Nida Tüfekçi TRT Müzik Kurulu Daire Başkanı idi. Kendisiyle görüşüp sanata ilgim olduğunu söyledim. O zamanlarda TRT’de sanatçı kadrosu yoktu. Nida Bey benden kendi yöremin eserlerini seslendirmemi istedi ve beni alıp stüdyoya götürdü. Repertuarda olmayan Van-Erçiş türkülerini okutup banda aldı. Bu türküler repertuara girdi. Sonra Ankara’ya tayinimi istedim. Böylece Nida Bey ile sık sık görüşmeye başladık. Bir gün bana “Sen artık öğretmenlik yapma, seni TRT’ye alalım” dedi.  Ancak TRT’ye sanatçı olarak giremeyeceğim için yatay geçiş ile memur olarak atandım. Nida Bey’in bütün programlarına, sohbetlerine katılır oldum. Kendisinden çok feyiz aldım. Türk Halk Müziği’nin Muzaffer Sarısözen’den sonra ikinci ustasıdır. 


ÜMİT TOKCAN: TÜRK HALK MÜZİĞİNİN MİHENK TAŞIDIR 


Nida Bey’in talebesiydim. Onunla olan müzik yolculuğumuz Aksaray Musiki Cemiyeti’nde başladı. Daha sonra ben TRT radyosunda staja başladım. Burada da Nida Tüfekçi hocadan çok güzel şeyler öğrendik. Bizi o yetiştirdi. En güvendiği talebeleri arasındaydım hatta bana ve bir kaç talebesine “oğlum” derdi. TRT’de solo programlara başladığımda da en büyük destekçim ve her zaman yol göstericim oldu. Müzik ile ilgili bildiği her şeyi bize öğretti. O bana göre hocaların hocasıydı. Türk Halk Müziği’nin mihenk taşı ve ekolüydü. Bugün de birçok sanatçı onun derlediği eserleri seslendiriyor. Hocamız en çok Yozgat Türkülerini derledi. Yozgat Türkülerinin karakteristik özelliği var. Bende bu türküleri birçok kez seslendirdim. 


İSMAİL IŞIK: HALK MÜZİĞİNİN DÜNYA’YA AÇILAN KAPISI


ODTÜ’de inşaat mühendisliği fakültesinde okurken ODTÜ’nün Türk Halk Bilimi Topluluğu’na başkanlık yapıyordum. Nida Bey, adımı nereden duydu bilmiyorum ama bir gün beni yanına çağırdı. Ben de daire başkanlığına gittim. Halk müziğinin tavırlarını, çalınış tarzlarını ve birikimlerini benimle hiç bir karşılık beklemeden paylaştı. Nida Tüfekçi Ankara’da iken TRT dışında ses ve sanatçılarını bir araya getirip amatör gibi gözüken ancak çok önemli isimlerin olduğu bir topluluk kurmuştu. Ben de saz sanatçısı olarak koro içindeydim. 1978 yılıydı sanırım bana Kültür Bakanlığı’ndan bir davetiye geldi. Japonya’da Türk müziğini tanıtmak üzere bir milli takım oluşturulmuş içerisinde ben de varım. Baktım listede Nida Tüfekçi ile eşi Neriman Tüfekçi de var. Kabul ettim daveti. Üç Türk kültür elçisi olarak gittiğimiz Japonya’da yaklaşık 20 gün unutulmaz günler anılar yaşadık. Konser, seminer, konferans  ve TV programlarına katıldık. 


YÜCEL PAŞMAKÇI: ONUN MİRASINI YENİ NESİLLER YAŞATIYOR


Nida Tüfekçi ile mesai arkadaşıydık. Yıllarımız beraber geçti. İlk tanışmamız 1956 yılında Ankara radyosunda oldu. Daha sonra 1958 ya da 59 yıllarında eşi Neriman Tüfekçi ile İstanbul’a geldi. Nida Tüfekçi İstanbul radyosunda solo programlar yapar hem çalar hem söylerdi. Programlarında beni de yanında isterdi. Beraber plak da çıkardık. Yozgat Sürmelisi ile Hey Onbeşli türküsü için beraber çalıp plak doldurduk. Beraberliğimiz hep devam etti. Ölmeden bir yıl önce TRT’nin Alanya’da düzenlediği bir kampta aynı odada kaldık. Nida Bey’in hem sanatçı hem idareci tarafıyla halk müziğine katkıları çok oldu. Yozgat Sürmelisi diye çok sevilen bir türküyü tanıttı. Sürmelinin kendini has bir tezene vuruşu vardır. Bu üslubu Nida Bey yerleştirdi ve tanıttı. Bugün de Yozgat Sürmelileri denilen repertuar bu tezene ile çalınır. Yurttan Sesler Korusu’na yıllarca emek veren sanatçının bize bıraktığı mirası repertuarımızda hep kullandık. Şimdiki sanatçılarda kullanıyor. 


ZAFER GÜNDOĞDU: GELENEĞİ BUGÜNLERE TAŞIDI


Nida Tüfekçi ile konservatuarda başlayan hoca-talebe ilişkimiz radyoda da devam etti. Çeşitli yayınlarda ve kayıtlarda beraber çalıştık. Nida Bey’in katıldığı son TV programını da beraber yaptık. Nida Tüfekçi halk müziğimizi geleneksel tavrı ve üslubuna sadık kalarak hem geliştirdi hem de bu hassasiyeti öğrencilerine aşıladı. Üstat, hem solist olarak hem de sazı ile yörelerin tavır hakimiyetini iyi özümsemişti. Nida Bey sanatçılığını icracılığını bir yana bırakıp geleneğin yarınlara aktarılması için çaba gösterdi. Binlerce eseri derledi, notalandırdı. Onun yerine birini koymak kolay değil. Nida hoca bir halk bilgesiydi. Sert duruşunun arkasında yufka gibi bir yüreği vardı. Bana hayatımın dersini verdi. 



Star

 

Paylaş