Kudüs Bizim Sınavımızdır

Kudüs Bizim Sınavımızdır

Kültür Edebiyat

 Kudüs bizim için yani müslümanlar için  sadece şehirlerden bir şehir, mekanlardan bir mekan değil, o bizim bir parçamızdır. Tıpkı Mekke gibi, Medine gibi.

 Çünkü insanlar ve toplumlar din, dil, tarih, medeniyet ve şehirlerle zaman içinde bütünleşirler. 

Müslümanlar olarak biz de, yüzyıllarca birlikte yaşadığımız Kudüs'le bütünleştik.

O bizim bir parçamız haline geldi.

Hele bir de, bu şehir bizin kıblemiz olmuş, o şehrin bulunduğu tarafa doğru yönelip ibadet etmişsek, o zaman daha başka bir kutsal yanımız olur bu şehir, kutsal bir parçamız olur.

Ve hele hele, bizin Peygamberimiz, Yaratıcı ile buluşmak üzere o şehirdeki bir mekandan yola çıkmışsa, bu durumda, o şehrin kıymeti ölçülemez olur.

Bizim için Kudüs'ün değeri ölçülemez.

Kudüs bizim parçamız olmaktan öte kendimiz, bedenimiz gibidir.

Selahaddin Eyyubi Kudüs'ü kendisinden bir parça olduğuna inandığı için fethetmişti.

Bugün bize, hepimize, tüm ümmete, ümmetin kutsalına yönelik bir saldırı vardır.

Oradaki ibadethanemiz olan Mescid- i Aksa'ya yönelik bir kuşatma ve ele geçirme hareketi söz konusudur.

Nasıl ki adım adım Filistin toprakları işgal edilmiş, toprakların büyük çoğunluğu ele geçirilmiş ve sahiplenilmişse, hiç şüpheniz olmasın yarın da Mescid-i Aksa ve Kudüs işgal edilip sahiplenilecek.

İsrail'i yönetenlere biz ne dersek diyelim, bizi duymak, anlamak ve dinlemek istemiyorlar.

Arkalarına da, büyük ölçüde ele geçirip yönettikleri süper güç olan ABD'yi aldıkları için , tabirimi mazur görün ama kimseyi takmıyorlar.

Yani İsrail ve dolayısıyla süper güç Amerika bizim bir parçamıza, kutsalımıza ve bedenimize saldırıyor.

Peki beden bunu hissediyor mu?

Hayır.

İşte acı olan, kahredici olan, insanı zelil ve alçalmış duruma düşüren de budur.

Bedenin ve bedendeki bütün uzuvların uyuşmuş olması.

Bedenin şuurunu, tarihini, bilincini, hafızasını yitirmiş olması.

Acının dehşet veren, iradeyi felç eden ve dinmeden sızlayan tarafı bu yanı, bu tarafıdır. 

Yoksa aslında yeryüzüne insanoğlu için, acı kadar büyük bir öğretmen gelmemiştir şimdiye kadar.

Acı rehberin, kılavuzun, eğitmenin tâ kendisidir.

Ama ondan ders ve ibret alırsak.

Oysa bugün ki her acı, her sızlayan yara, bizi biraz daha korkak, ürkek, pısırık ve kusura bakmayın ama sünepe hale getirdi.

Acılarımız çoğaldıkça, bize acıları tattıran zalimlere doğru yaltaklanıyoruz.

Peki ne yapalım mı, diyeceksiniz ?

Biz hiç kimseye  Don Quijote (Don Kişot)  vari yel Değirmenler'ine karşı kılıç kalkan yürüyelim demiyoruz.

Amerika ile savaşalım demiyoruz.

Fakat fert fert, ülke ülke, Malezya'dan Mısır'a, Mali'den Tunus'a kadar ayağa kalkalım, sesimizi yükseltelim, duyarlı olalım. 

Kabul etmeyelim bu barbarlığı, boyun eğmeyelim bu kurnazca yaklaşıp bizi teslim alan eşkiyalığa.

Sözüm tüm İslam Âleminedir, tüm Müslümanlaradır. 

Dünya Müslümanları adına sadece, Türkiye'nin yöneticileri konuşuyor, dik duruyor ve gerekeni söylüyorlar ama toplum olarak biz ve bütün bir İslam Dünyasından ses yok.

Bir de her gün, üçer beşer bizim adımıza, kutsallarımıza sahip çıkmak adına can veren Filistinliler var.

Filistinliler bizim sadece kutsallarımızı değil, onurumuzu, namusumuzu korumaya çalışırken can veriyorlar.

İnancımızın ve tarihimizin şerefini ayakta tutmak için direniyorlar.

Hem de, o Karun gibi şeyhlerin, zalimlerin karşında boyun eğip, mazlum karşısında kükreyen adı Müslüman olan kralların varlığına rağmen; aç, susuz, bîilaç ve çırılçıplak olarak direniyorlar. 

Ne diyelim tarih; Firavun'ların, Karun'ların, mazlum ve yoksul karşısında efelenip, zalim karşısında diz çöken kralların hazin hikayeleriyle doludur. 

Bu hikayelere kulak verince bugün Kudüs'ün, bizim için yani çağımız Müslümanlarının imtihanı olduğunu görüyorum.

Doğudan batıya, kuzeyden güneye kadar susmuş, sinmiş, uyuşmuş bütün kardeşlerim adına kahroluyorum ve 

dilsiz şeytan olmaktan Allah'a sığınıyorum.

Ve ezilenler, mağdurlar, mazlumlar adına çağdaş dünyanın tüm Firavunlarını karşısına alan yöneticilerimizi tebrik ediyorum.

Allah senden razı olsun Erdoğan, iyi ki varsın, iyi ki yanan yüreğime bir damlacık su serpiyorsun, iyi ki ciğerimde düğümlenen nefesime oksijen oluyorsun....

 

 

Ferman KARAÇAM

fermankaracam@gmail.com

fermankaracam@twitter.com

https://twitter.com/fermankaracam

facebook.com/ferman.karacam

 

Paylaş