İMAM HATİPLER VE ÖTESİ

İMAM HATİPLER VE ÖTESİ

Kültür Edebiyat

 Her şey aynı anda üstümüze geliyor. Böyle de olmalı, normali budur.  Çünkü; daha önce Batının, adına reel politik dedikleri hakim sistemine boyun eğmiştik. Şimdi? Şimdi ise iddia sahibiyiz. 

 Bizi lime lime edip gömdüler ve üstümüze de bir kaç tane Everest bindirdiler, bir daha yeryüzüne çıkamayacağımızı sanıp gittiler. 

Şimdi biz, tıpkı kar çiçeği gibi Everest'in tepesinden, dağı delip, karların altından başımızı çıkardık. 

Gerçek böyledir; siz onu gömersiniz ama o bir şekilde mutlaka ortaya çıkar.

Batılılar da "kimi Hindu kimi bilmem ne .."  hepsi bir olup müslümanları tarih sahnesinden silmeye çalıştılar.

Bağdat'ta, Şam'da, Endülüs'te, İstanbul'da, Kahire'de ...milyarlarca cilt kaynak kitabımızı yaktılar, tüm birikimimizi talan ettiler. Bizi biz yapan, bizi bize tanıtıp anlatacak olan eserlerimizi yok ettiler. 

Üstüne üstlük, kalan kitapları okuyamayalım diye, dilimizi değiştirip kitap ve kütüphanelerle olan irtibatımızı da kopardılar.

Everest'in tepesinden kar çiçeği gibi başımızı çıkardık ama hepsi bu. Ne bu uygarlık ne de bunca yaygın kültür, sanat, iktisat düzeni, sosyal hayat bize ait değil. 

Topu topu şurada bir kaç on yıldır hem kendimizi hem de etrafımızı anlamaya çalışıyoruz. 

Peki ilk eylemimiz, ilk yapacağımız birbirimize saldırmak mı olmalı?

Önce Kur'an-ı okumaya ve anlamaya çalışmamız, sonra Peygamberimiz O'nu nasıl anlayıp yaşamış ve nasıl yaşatmış bunu hem yaşayıp hem de aramızda konuşmamız gerekmez mi?

Hayır biz böyle yapmıyoruz.

Biz bir yandan okuyor, daha bir şeyler anlamış anlamamışken hiç düşünmeden diğerimize saldırıyor, tekfir ediyoruz. 

Sanki birbirimize saldırırsak, karşımızdakini yok edecek, yalnız biz kalacağız ve tek başımıza dünyaya hakim olacağız!!!

Ne üslup, ne adap, ne edep, ne de yöntem biliyoruz. 

Hepi topu şuracıkta bir kaç on yıllık bilgi ve birikimimizle karşımızdaki kardeşimizi en ağır şekilde itham ediyor, bilgisini yerden yere vurup aşağılıyor,  O da hiç vakit kaybetmeden öbürüne saldırıp hırpalıyor. 

Peki nereye varacağız bu gidişle, neyi, hangi sorunumuzu çözeceğiz bu kör döğüşü içinde ?

Üniversitelerimize bakın, daha birikimini ikinci ve şehirli kuşaklara aktaramamış kompleks içinde yetişmiş profesörler, kenarda köşede basılmış ve henüz meydana çıkamamış aşırma akademik çalışmalarımız, Türkiye şartlarının ortaya çıkardığı bir kaç İlim tutkunu insan. 

Toplasanız iki elin parmakları kadar bile değiliz koskoca seksen milyonluk ülkede. 

Diğer ülkeleri hiç saymıyorum çünkü eğer var olsaydılar yeniden toplanıp kafamızı koparmaya gelen küffar alemine karşı bir tek ses çıkarırlardı. 

 Ve o iki elin parmakları da birbirinin gırtlağına sarılmış durumdalar. 

Bir İlim insanı bir diğerinin ölen yakınından dolayı başsağlığı için gidiyor, diğerleri onu niye taziyeye gitmiş diye yerden yere vuruyor, cüppeli , falankes kişi için açıyor ağzını yumuyor gözünü, İslamoğlu İmam Hatipliler için, gavurlara bile kullanmadığı en onur kırıcı dili kullanıyor. 

İmam hatipler; şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu mübarek Anadolu topraklarının ruh köklerinden fışkırmış, dürüst, vatansever, İslam dinine bağlı en onurlu insanları yetiştiren kurumlarımız olmuştur. 

Eğer müfredatlarında sıkıntı varsa bunu İmam Hatiplerden yetişen milyonlarca yüz akımız kardeşimize, çamur atarak mı dile getireceğiz?

Karlar altından başını çıkarır çıkarmaz ilme sarılan bazı kardeşlerimiz, sanattan, kültürden, irfandan, edepten, ahlaktan az nasiplenmişler ve bunun farkında değiller. 

Üniversitelerimizde, daha yeni, ilk kuşağını tamamlamak üzere olan İlim insanlarımız, endişe ettikleri hayatlarından emin olarak yazmaya ve düşünmeye başlayamadılar bile. 

Dedesinin mezar taşını okuyamayan bir nesiliz.

İlim insanı olmak bu kadar kolay mı ki herkes kendini bir şey sanıp, kabul edip diğerine hücum ediyor.

Bu saldırma hakkını size kim veriyor efendiler.

Sizden; bir diğer kardeşini tekfir etmenin dışında, hiç bir yol yordam öğrenemeyen bu gençler, yarın, birbirinin gırtlağına yapışıp, bu ülkeyi kana bulmadıklarında siz,  mezarlarınızda rahat yatacağınızı mı sanıyorsunuz. 

Edepli olalım, kırıcı olmayalım, tartışarak ve kırıp dökmeden, bunca sorunumuzu, gerçek birer müslüman gibi çözmeye çalışalım.

Ve herşeyden evvel üslup öğrenelim, üslup. Yani birbirimizle nasıl konuşacağımızı öğrenelim. 

Yani insan olalım. 

Boşuna mı denmiştir; üslubu beyan ayniyle insan.

 

Ferman Karaçam - Haber 7 

 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

 

Paylaş