Ferman Karaçam - Mavi Akıyor Eylül Kanımda
Hiç bir tarih düşülmemiş dibacesine. Belki de anamın kız zamanıydı kim bilir... Yol yürünmemiş, göç düzülmemiş, mavi sarıdan kopmamıştı mesela. Ve ben doğmamıştım henüz gözlerinde senin. Bir sır gibi saklamıştım seni cellatlardan. Derken celladım oldu gözlerin. Hangi kıtada sabır taşı çatlıyorsa...
Fatih Kısaparmak'ın sesinden, Ferman Karaçam'ın "Mavi Akıyor Eylül Kanımda" şiiri...
hiç bir tarih düşülmemiş dibacesine
belki de anamın kız zamanıydı kim bilir
yol yürünmemiş
göç düzülmemiş
mavi sarıdan kopmamıştı mesela
ve ben doğmamıştım henüz gözlerinde senin
bir sır gibi saklamıştım seni cellatlardan
derken celladım oldu gözlerin
hangi kıtada sabır taşı çatlıyorsa
hangi mevsim kana bulanıyorsa
nerede çocuklar soluyorsa saksısında annelerin
hepsinin kaydı tutuluyor ağustos ıslaklığında gözlerin
ve daha yüreğime vurmadan güneşi martı yüzlü çatıların
ansızın dilinden şebnem akıyor şafağın
derken işin ne burada yağmurları başlıyor İstanbul'un
bir kıtada seni fark ediyorum
anlıyor musun
binlerce yıllık bir tarihten su gibi sızıyorsun kanıma
işte o gün gözlerin bir melek yankısıyken
toprağın kokusu
şafağın al ışığı
gülün nefesi
ve kayısının dalında çatlaması gibi
akıp gitti zaman gözlerinden
akıp gitti eylüle
mavi bir sizi gibi içimden
ve gülüşlerinden aynalarıma yansıdı
zarif bir ibrişim letafetiyle helezonu yıldızların
bu yüzden sen hep gül
bir seher gibi gülümse
ruhunun baharı fışkırsın gözlerinden
masallardaki peri kızı gibi gül
öylesine gül ki sabahlarıma
çölleşen göğsüme yağmurlar yağsın
kocaman bi gül ki avuçlarımda
yıllanan küllerden alev saçılsın
bi gülersen kuru gülüm yeşerir
etrafında mecnundan meltem olur
sen gülersen doru kısrak döllenir
tarihlerde aşkın sırrı çözülür
aşina renklerden gök kuşağı o
geçerim altından zamanlar donsun
bi gülsün gözlerin
öylesine gülsün ki
yok olsun anneler yeniden doğsun
öylesine bi gül suskun ve sessiz
üveyikler toprağıma dönsünler
bi gel
bi gül
bi sus
ve bi deli bak
yüzüme bakanlar seni görsünler
Ferman KARAÇAM