Ey Kadir, Kahhar ve Müntakım Olan...

Ey Kadir, Kahhar ve Müntakım Olan...

Kültür Edebiyat

Osmanlı'dan sonra susmuş, sinmiş ve asıl; topraklarını değil de, boynu bükük bu coğrafyanın ruhunu yitirmiş insanı olarak biz, Filistin'i yazabilir, konuşabilir, Gazze üzerine fikir beyan edebilir miyiz?

Filistin'i yazmak..

Osmanlı'dan sonra susmuş, sinmiş ve asıl; topraklarını değil de, boynu bükük bu coğrafyanın ruhunu yitirmiş insanı olarak biz, Filistin'i yazabilir, konuşabilir, Gazze üzerine fikir beyan edebilir miyiz?

Neyi yazacağız?

Acıları mı paylaşalım?

Düştüğümüz zilletin kahreden utancını resmedip "bakın biz işte bu haldeyiz mi” diyeceğiz?

Parçalanmış sabi cesetlerini Frenk âlemine gösterip; "bakın bakın İsrail körpe çocukları bile öldürüyor" diyerek Amerikalı' dan, İngiliz’den, Alman'dan, Fransız'dan yardım ve merhamet mi dileyeceğiz.

Haritada, yavaş yavaş yok edilen Filistin'in yerini birbirimize gösterip "bak bak kardeş, bu İsrail soykırım uyguluyor, yakında Gazze'yi de haritadan silip, Filistin'in Akdeniz'e çıkışını tamamen ortadan kaldıracak" deyip ardından "vah vah çok yazık olmuş" diyerek, karşılıklı iç geçirdikten sonra, etrafımızın kuşatılmakta olduğunu fark etmemek için kafamızı kum' a gömüp o halde yaşamayı sürdürdüğümüzü mü yazacağız?

Sahi bu zulüm çağının karanlık İmparatorları tarafından bedenleri değil de ruhları esir edilmiş olan biz, yani fiilleriyle değil de hayalleriyle Müslüman olan biz, neyi yazıp, neyi konuşacağız?

Paryalanmış ve iki yüzyıldan beridir düştüğü zillet çukurunda debelenen, debelendikçe batan, dostunu, düşmanını tanıma yetilerini yitirip birbirine saldıran ve saldırdıkça, kan içtikçe gaddarlaşan, gözleri karanlığın krallarına kapalı, sadece kendinden olanları yok etmek için birbirine açık olan biz mi; İzzetli, iffetli, dirençli ve sahiden Müslüman olan Ammar'ın, Selahaddin'in, Abdülhamid'in torunlarını yazacağız?

Mısır'da güçlü bir Muhammet Mursi iktidarı olsaydı söyleyin bana bu kandan başka gıdası olmayan İsrail, Gazze'de yaptığı bugünkü insanlık dışı ve insanlığın utancı olan katliamı, soykırımı bu kadar pervasızca yapabilir miydi?

Elbette hayır.

Öyle ise Türkiye'de ki Muhammet Mursi benzeri olan bugünkü iktidara karşı sinsi ve açık, içerden ve dışarıdan yürütülen saldırıların da gayesi bu olmalı.

Öyle ise burada da bir Sisi benzeri omurgasız, ilkesiz iktidar isteniyor, 17 Aralık'ın, 25 Aralık'ın amacı da buydu ve bizim de karanlığın İmparatorlarına tamamen teslim olmamızı istiyorlar.

Kımıldamamızı, bir varlık göstermemizi istemiyorlar, hayatiyet belirtisi olan son damarlarımızı da tamamen kesip atmak istiyorlar.

Gerçekten o kadar acıklı bir durumdayız ki; 1,5 milyardan fazla "İslam Dünyasının gözleri önünde, Gazze’de bebeklerin bedenlerini paramparça ediyorlar ve biz, hiç utanmadan seyrediyoruz sadece.

Belli ki ruhlarımızı satın almışlar ve şimdi de bedenlerimizi ortadan kaldırıyorlar, beden-ruh bağını koparmış ve aleni köleleştirmişler bizi, çektiğimiz sahte "Vah vah" lar dışında beden-ruh arasında hiçbir iletişimimiz kalmamış.

Onlara Gelince

Çağdaş dünyanın muktedirleri; savaş sanayisinin, iletişim teknolojisinin ve kapitalin sahipleri, mazlumların kanı ve gözyaşı ile haksız, adaletsiz ve insafsız dünya sistemini sürdürmek için ezilenlerin sırtında tepiniyorlar.

Cilalayıp efsunladıkları riyakâr demokrasi saltanatlarının sütunlarını yükseltmek için kanlarını, canlarını aldıkları, kahir ekseriyeti Müslüman olan yoksul halk yığınlarının uyanışına fırsat vermiyorlar.

İsrail’in insanlık dışı; hatta hayvanlara bile parmak ısırtacak barbarca katliamlarını bıyık altından gülerek, sadistçe ve küstahça onaylıyorlar.

Onları insanlıktan çıkaran bu kinleri, bu alçaltıcı ve hayvandan aşağı düşüren umarsız davranışlarının bir tek açıklaması var: Tarih.

Evet, tarih onların yakasını bırakmıyor.

Çanakkale’de bütün bir Haçlı Dünyası ile üzerimize çullanıp bizi yenemediklerine hayıflanıyorlar.

Yeniden tarih sahnesinde boy gösterip, Ortadoğu’ya sahip çıkmamızı hazmedemiyorlar.

Bizden korkuyorlar.

Çünkü ancak, korkaklık ancak böylesine insanlık dışı katliamlar yaptırır ve ancak, korkaklık bu alçaltıcı katliamlara onay verdirir.

Yahudi sermayesi ile kurdukları dünya saltanatının bu korkak kralları ve kraliçeleri diğer taraftan da, ellerindeki Yahudi kapitali çıkacak diye ödleri kopuyor.

Bu iki önemli sebepten dolayı Batı, asla İsrail’ e ses çıkarmayacak, ABD asla İsrail’ i savunmaktan vazgeçmeyecek.

Geleceğe Bakınca

Bu savaşların sonucunu Karakter ve kan belirleyecektir.

Kan döküldükçe; hala köleleşmemiş olan ruhlar karakterin, dik duruşun, eğilmemenin ve onurlu yaşama isteğinin fitilini ateşleyecektir.

Kan aktıkça, şehitlerin kıpkızıl kanları toprağa düştükçe, toprakta diriliş tohumlarının fideleri filizlenecektir.

Doğudan, Batıdan, Asya’dan, Afrika’dan insanlar, halklar, vicdanlar yavaş yavaş dirilecek ve ayağa kalkacaktır.

Vicdan, çağımızdaki Firavunlarda işlevini tamamen yitirdiği halde halklarda varlığını hala sürdürmektedir.

Yani, şehidin kanı vicdanı sızlatacak, vicdan ise karakterin çelikten bedenini inşa edecek.

Hiç şüpheniz olmasın ki bu çağ, bu yüzyıl, inşa edilecek çelik zırhlı yeni bedenlerin yüzyılı olacak.

Nasıl ki, her kahramanın kahraman olmasında ve başarılarında geçmiş hayatının küçük ve etkileyici hikâyeleri varsa, nasıl ki her büyük devletin kuruluşunda da küçük küçük hikâyelerin etkileyici ve birleştirici ruhu varsa, geleceğin çelik karakterli büyük Devletinin kuruluşunda da küçük küçük etkileyici ve birleştirici hikâyelerimizi anlatacaktır tarih kitapları: Moro gibi, Patani gibi, Filistin gibi, Bosna gibi, Çeçenistan gibi, Orta Afrika gibi, Kerkük gibi, Myanmar gibi, Keşmir gibi, Suriye gibi, Şeyh Said Direnişi gibi, Irak gibi, Mısır gibi, Kıbrıs gibi, Afganistan gibi,

Doğu Türkistan gibi, Cezayir gibi, Gazze gibi... küçük hikayelerde akan Kahraman Şehitlerin kanı, ağır ağır dirilip, ayağa kalkacak olan vicdanın, vicdanların, tutuşturucusu olacaktır.

Ben, iftar sofralarımıza dökülen bu mübarek şehit kanlarının parıltısına mıhladım bakışlarımı.

Ey Aziz ve Cebbar olan

Gaffar ve Celil olan

Mûin ve Rahim olan .. ve

Nihayet Kahhar ve Muntakîm olan...

Bu parıltılı şehit kanlarını sana emanet ediyoruz, Kâdir olan adından mülhem ve rahmetiyle semalarımıza ağan Kadir Gecesi hürmetine bizim paslı vicdanlarımızı bu şehit kanlarının parıltısında yıka, arındır ve bizi ayağa kaldır.

âmin.


Ferman Karaçam

fermankaracam@gmail.com

fermankaracam@twitter.com

https://twitter.com/fermankaracam

facebook.com/ferman.karacam

 

Paylaş